Ensar Vakfı ile ilişkiler evlerdeki çocuk istismarı ortaya
çıkıncaya kadar Türk siyasetinde üslup sorunu yoktu. Herkes
beyefendi, latif ve içliydi. Mikrofonlardan tüm ülke sathına
nezaket yayılıyordu. Ne zamanki Karaman’da çocuk istismarı ortaya
çıktı, ana muhalefet lideri birdenbire ağzını bozdu (!) O gün
bugündür memleket huzurdan nasibini alamamaktadır.
Neyse ki iktidar medyası, gerçeklikle bağını hanidir koparmış
durumda da resmetmeye çalıştığım bu masala pek kanan olmuyor.
Ama medyası değilse bile iktidarın kendisi meseleye önce böyle
baktı. Birkaç gün konuşulur sonra unutulur. Nasılsa “güç bizde”;
töhmet, rencide, menfur kelimelerini ne kadar sık kullanırsak,
olayın üstü o kadar örtülür diye düşündüler. Gülünç dahi olmayı
başaramayan bıktırıcı sözcükleri konuşmalarına bolca serpiştirerek
suçlarını bastırmayı denediler.
Olmadı.
Ana muhalefet lideri, -patenti yolsuzluk suçlamasıyla istifa etmek
zorunda kalan bakana ait- bir Anadolu deyimini hatırlatınca ona
sarıldılar. Yine olmadı.
Olmayacak da. Bu kez başaramayacaklar. Şüphesiz bu yüzleşme kolay
yürümeyecek. Varlık sebepleri olan siyasal İslamın, dev bilançolu
ekonomik aktörlerle böylesine iç içe girmiş olması, yüzleşmeyi
güçleştirebilir. Ama engellemeyecek.
***
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Meclis’te Ensar Vakfı’nın
yasal sınırlarını sorgulayan 6 soruyu yönelttiği dakikalarda ne
oluyordu dersiniz?
Ensar Vakfı, kırmızı balonlu süsler eşliğinde Artvin’de Borçka
Şubesi’ni açıyordu.
Kılıçdaroğlu, “Ensar’ın yurt açma yetkisi var mı” diye sorarken, bu
vakfın aynı zamanda Türk Hava Yolları yönetim kurulu üyesi olan
Genel Başkanı, sosyal medya hesabından “hayırlı olsun” dileklerini
iletiyordu.
Peki, bu ağzımızı açık bırakan rahatlık nereden kaynaklanıyor?
Bu sorunun yanıtı upuzun bir liste oluşturabilir.