Bütçe, basit anlatımla bir tercihler demetidir.
Siyasi doğrultusu, ideolojisi ne olursa olsun her iktidarın, neye
öncelik verip neyi geri planda tuttuğunu gayet açık
resmeder.
• Başbakanlık’a alınacak araç sayısını, bir önceki yıla göre
12 kat arttırmak, bir tercihtir.
• Emniyet bütçesini yüzde 20 artırmak bir tercihtir.
• Diyanet bütçesinin 12 bakanlık bütçesini geride bırakması
bir tercihtir.
• Halktan toplanan vergiler 12 yılda 4 kat artarken örtülü
ödeneğin 12 kat artması esaslı bir tercihtir.
• 40 kişiye ödenebilecek asgari ücret tutarını bir günlük
elektrik faturasına denk kılmak,
•“Şeffaflık” diye yola çıkıp 12 yılda Kamu İhale Kanunu’nu 40
kere değiştirmek, milyarlık ihale sözleşmelerini kamuoyuna
açıklamamak, bu sözleşmelerin açıklanacağı Sayıştay raporlarını
Meclis’ten gizlemek de öyle.
***
Karmaşık hesaplara gerek yok. Kendi bütçenizi düşünün.
Geliri harcayacağınız yerlerin tercih sırasını değiştirdiğinizde,
yaptıklarınız değişmiş olur. Yaptıklarınız değişince, gündelik
hayatınız da değişir.
Peki, mesele bu kadar yalın
ortadayken “kaynak” konusunu, “Öcüler sizi ham
yapar”tadında itiraz edenler niye ediyor?
Üç seçenek var:
• Ya bütçe gelirlerini, harcamalara dağıtma işinin siyasi bir
tercih olduğunu gerçekten bilmiyorlar (iyi ihtimal).
• Ya mevcut pozisyonlarını kaybedip refah düzeylerinin
düşmesinden ölümüne korkuyorlar (yakın ihtimal).
• Ya da bütçeyi hakikaten tükettiler ve bunun korkulu
bilgisiyle soruyorlar (kötü ihtimal).