Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “McKinsey ile
çalışmaya karar verdik” açıklamasına yönelik itirazlar
genişliyor.
Hem de iktidar medyasını içine alarak.
Medya, muhalefet partileri ve sivil toplumdan yükselen tepkiler
yoğunlaşınca yapılan açıklama evlere şenlik.
Açıklamada bu vahim anlaşmaya dönük eleştiriler “öküz
altında buzağı aramak” diye niteleniyor. Niyeyse New
York’ta patronlara seslenirken rahatça telaffuz edilen McKinsey’nin
adı, resmi açıklamada geçmiyor.
McKinsey’nin “firma” diye anıldığı açıklamada,
görevin icrai olmayacağı, Kamu Maliyesi ve Dönüşüm ofisinin
liderlik edeceği belirtiliyor.
“Liderlik”, kullanıldığı konjonktür ve yere göre
sorunlu bir kelime olabilir.
Hele ki tasarruf ve gelir önlemleri için yapılacaksa. Eğer ki
içinde (16 bakanlığın temsilcisi bulunsa bile) McKinsey’nin olduğu
bir ofisin görevi liderlikse o zaman da bize
“Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Strateji ve Bütçe
Başkanlığı’nı niye kurdunuz?”, “Gelir İdaresi’nin işi nedir?”,
“Sayıştay yıllardır bütçeyi denetlemiyor muydu?”
sorularını sorma hakkı doğar.
Meselenin düğüm noktası ise geçiştirilemez: Ücret.
Hafta sonu yazımızda Lübnan Hükümeti’ne 6 aylık hizmeti
karşılığında McKinsey’ye 1.5 milyon dolar ödendiğini yazdım.
Uzun yıllar önce hazırlanan bir resmi denetim raporunda TRT’nin
McKinsey’ye yaptırdığı bir plan çalışması için 5 milyon dolar
bedelden bahsediliyordu. (O raporlara erişim artık yok!)
Sözün özü: Bizde de McKinsey’ye çizilen görev
sahasının zeminini oluşturan (ve Orta Vadeli Program yerine
geçirilen) Yeni Ekonomi Programı (YEP) 3 yıllık olacaksa,
faturanın epeyce kabarık olacağı anlaşılıyor.
Peki, hepimizin parasını düzgün yönetmekten sorumlu Hazine ve
Maliye Bakanlığı, McKinsey’ye hangi para birimi üzerinden ne kadar
ödeme yapılacağını neden açıklamıyor?
Se...