Akademisyen Nuriye Gülmen ile öğretmen Semih Özakça, 66.
günde.
Herkesin, hepimizin, dünyanın gözü önünde eriyorlar.
Bir an bakan olduğunuzu düşünün. Öyle bir imza atıyorsunuz ki,
sonucunda on binlerce kişi aileleriyle açlığa mahkûm ediliyor.
Büyük kudret değil mi?
Açlığa mahkûm ettiklerinizin bazıları, kendilerini ölüme mahkûm
ediyor.
Bu daha büyük bir kudret.
Nuriye Gülmen, sağlığı henüz bozulmadan kaydettiği videoda, “Biz de
tek bir saniye bile aç kalmayı istemeyiz” diyordu. Aç kalma
eylemine, açlıkla terbiye edilmek istendikleri için başvurduklarını
söylüyordu. Bakın bu çok önemli bir ayrıntıdır.
Açlıkla terbiye edilmek istendikleri için aç kalmayı seçmek.
Gülmen ile Özakça, KHK ile kaybettikleri işlerini geri almak için
eylemde.
Hakkınızda bir soruşturma yok, açılmış bir dava yok. Ülkeyi yöneten
bakanlar toplanıp sizi işten çıkarıyor. Ve sizin gideceğiniz hiçbir
yer yok.
Hak arama kurumlarının kapıları, beton gibi.
Gülmen ile Özakça merhamet değil hukuk istiyor. İşleri onun için
çok zor.
Başkentin göbeğinde, herkesin gözü önünde eriyorlar.
Bakanlar bakıyor mu?
Destan yazan bankalar
Destanlar bize yazının, bilimin aklın henüz gelişmediği çağlardan
seslenir.
En eski sözlü edebiyat türlerinden biridir. Toplumların tarihinde
ses getirmiş, iz bırakmış büyük olayları anlatmak için nesilden
nesile aktarılır.
Peki, destan ile banka kelimesi yan yana gelir mi?
Geldi vallahi. Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli Türkiye
Bankalar Birliği Genel Kurulu’nda, “Destan yazdınız” dedi.
Para satan kurumlar nasıl destan yazıyormuş derseniz, Canikli
meğerse 15 Temmuz darbe girişimiyle bağlantı kurmuş.
Türkiye son 10 aylık döneminde her türlü badireyi atlatmış. Bunda
bankaların kredi musluklarını açıp mükemmel performans
sergilemesinin payı büyükmüş.
Ve kritik açıklama: Banka aktiflerini menkulleştirmeye yarayacak
banka senedi projesi ile ilgili teknik çalışmaların tamamlandığını
da söylemiş.
Belki oradan bir destan gibi görünüyor olabilir. Ama banka
aktiflerini menkulleştirip senet çıkarmanın riskli olduğunu
söyleyen de pek çok iktisatçı bürokrat mevcut.
Çünkü o tip senetlerin karşılığında para basılacağı belli. Aslına
bakılırsa Canikli’nin tarifi tam olarak Türkiye Varlık Fonu’nun
(TVF) görev alanına giriyor. TVF de zaten bu amaçla kuruldu.
Gerektiğinde menkul kıymet çıkarmak/satın almak asli işleri
arasında.
E büyük altyapı projelerini finanse eden iki büyük kamu bankası da
TVF kapsamında.