Hamaset bu kez para etmedi. Merkez Bankası, “Ben buradayım” dedi.
Banka bünyesindeki Para Politikası Kurulu (PPK) faiz artırımına gitti.
Üstelik bu hamleyi neredeyse üç yıl aradan sonra ve Cumhurbaşkanı’nın, “Tokadı ben yiyeyim, sefayı onlar sürüyor” azarına rağmen yaptı.
Piyasalar özellikle bu son azarlamaların da etkisiyle, faiz artırım beklentisini iyiden iyiye düşürmüştü. Epeydir bilinip izleniyor ki, faiz artırımının gerekliliği konusunda uzlaşı yetmiyor. Biat-korku açmazındaki siyasi bürokratik atmosfer nedeniyle, piyasalar da bu hamleyi düşük olasılık olarak görüyordu.
Dileriz, bir OHAL KHK’si ile Merkez Bankası bağımsızlığıyla oynamak kimselerin aklından geçmez. Ama politika faizindeki bu yarım puanlık artış için söylenecek en önemli şey, Merkez Bankası’nın yasayla verilmiş bağımsızlığına sahip çıkışının değerli olduğudur.
O değer de, ekonomik tahribatı yavaşlatmayı, bürokratik ikbalin önünde tutmasıdır.
***
PPK’nin kararla birlikte yaptığı açıklama, satır arası mesajlar içeriyor.
Dolardaki hızlı artış, içerideki ağır ve yaygın hak ihlalleri, OHAL uygulamalarına değinmeksizin, sadece küresel gelişmelere bağlanıyor. Bu yaklaşım, başta Başbakan olmak üzere son günlerde bütün kabine üyelerinden duyduğumuz gerekçenin aynısı:
“Bir Trump seçildi ve dünya değişti.”
Türkiye’nin yüzde 11.3’e varan yüksek işsizlik oranı, durmaksızın patinaj yapan büyüme oranı ve hepsinden önemlisi de hukuki güvenlik ilkesinin un ufak edilişinin kur üzerindeki etkisi bilerek görmezlikten geliniyor.
Yine de açıklama metnindeki şu ifadenin, “içerideki” karanlık ahvali yansıttığını söylemek de mümkün: