“Üzerine titrediğiniz çocuğunuzun ya da kardeşinizin ya da
annenizin, babanızın bir trenin içinden ölü olarak çıktığını
düşünün. Kimisinin boynunun kırıldığı, kimisinin kafasının koptuğu,
kimisinin bedeninin paramparça olduğu bir katliam düşünün.
Şimdilik sadece bunu düşünün.”
Sanki iki ay değil, iki yıl geçmiş gibi üzerinden. Siyasi
sorumluluk içeren bütünü kaza, katliam ve faciada olduğu gibi,
sahiplenen olmadıkça, sorgulanmadıkça derinleşen bir
sessizlik.
Siz gelin bir de onu hayatını kaybedenlerin yakınlarına sorun.
8 Temmuz’da Çorlu’da trenin devrilmesiyle meydana gelen faciada
yaşamını yitiren 25 yolcunun yakınlarına...
Kalbiniz dayanırsa 9 yaşındaki Oğuz Arda Sel’in
annesi Mısra Öz Sel’in sosyal medya hesabını açıp
yazdıklarını okuyun.
Sonra kazanın araştırılması için TBMM’de verilen araştırma önergesi
reddedilsin diye içleri zerre acımadan, mahcubiyet duymadan parmak
kaldıran, bizlerin vergileriyle maaş alan milletin vekillerini
düşünün.
Evet, ne kadar unutturulmak istenirse istensin, bir kez de buradan
kayıtlara girsin. Çorlu’da trenin devrilmesinde sorumluluğu
bulunanların ortaya çıkarılması amacıyla İYİ Parti’nin verdiği
önergeye, o sırada salonda bulunan AKP ve MHP milletvekilleri
“araştırılmasın” diye el kaldırdı.
Saniyeden de kısa süren bir devinimle kaldırılıp indirilen o elin
sonuçlarını, ihtimal ki adamakıllı bir kez dahi düşünmeden,
huzurlu bir şekilde uyuyorlardır herhalde o vekiller. (Tersini
söyleyenlerin sözlerine yer vermeye hazırım.)
Eğer rayların altında feci şekilde can veren insanların üzüntüsünü
bir an için bile gerçekten hissedebilseler, tercihleri bambaşka
olurdu. Bunca zamanın tortus...