Haberine yahut köşe yazısına, erişim engeli kararı, bu ülkede
bir gazetecinin başına gelebilecek en kötü şey değil.
Gazetemizden 10 arkadaşımızın aralarında yer aldığı 146 gazeteci
cezaevindeyken, “dışarıda” ve yazabiliyor olmak, sızlanma
ya yer bırakmıyor elbet.
Ama meseleye ifade özgürlüğü açısından baktığımızda, sulh ceza
hâkimlikleri marifetiyle getirilen her erişim engeli kararı, o
haberin anlattığından fazlasını söyler bize.
“Sadat A.Ş” başlıklı yazımdan söz ediyorum.
İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği’nce alınan kararı öğrendim. Sizinle
de paylaşmak istiyorum.
Karar, Sadat A.Ş danışmanlarından Prof. Dr. Nevzat
Tarhan’ın talebi üzerine alınmış.
O yazıda gayri nizami harp kursları verdiğinden bahisle, Sadat’ın
“öldürme dersi” sattığı ifadesine yer verdim. Silah şirketlerinin,
kendilerini savunma sanayii diye tanımladığı bir dünyada;
kurucusunun ÖSO ile temasları olduğunu açıkladığı bir şirketin de
kendisini savunma alanında danışmanlık şirketi diye tarif etmesine
şaşırmamak gerekiyordur belki de. Ama bu tanımların gerçeği
maskelediği düşüncem bakidir.
Prof. Tarhan’ı, bir psikiyatri hocası olarak böyle bir şirkete
danışmanlık hizmeti vermesi dolayısıyla eleştirdim. Burada aynı
cümlelere yer vermeyeceğim ama kendisi o eleştirel ifadelerimin
“ticari ve mesleki onurunu olumsuz etkilediği” gerekçesiyle sulh
ceza hâkimliğine başvurmuş.
Hâkimlik de haklı bularak “Sadat A.Ş.” başlıklı yazıma erişim
engeli getirmiş.
Silivri’ye özel protokol
Bu karardan birkaç gün gecikmeli haberdar oluşumun nedeni ise
ayrıca anlatmaya değer.
Gazetemizin avukatları günlük mesailerinin neredeyse tamamını
Silivri’de geçiriyor.