Resmen ilan edildi:
Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na artık Külliye denilecekmiş. Saray,
nasıl Külliye olur?
Bir kere, İslam toplumunda sosyal bir hizmet olarak işlev görmüş,
vakıf hukukunun gelişmesiyle ortaya çıkan külliyenin temel amacı,
halka parasız hizmet sunmak.
İkincisi; bütün kaynaklar, külliyenin, merkezine camiyi aldığını
yazıyor.
Çarşı, değirmen, fırın, imalathane gibi sosyal amaçlı tesisler, merkezdeki camiyi çevreliyor.
Dolayısıyla, Hazine’ye maliyeti hâlâ tam olarak topluma
açıklanmamış Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na külliye demeniz, onu
külliye haline getirmiyor.
Ama bir gerçek var ki, bu Saray’ın, AKP iktidarına 7 Haziran
seçimlerinde önemli bir maliyet getirdiği: Oy kaybı.
Saray’ın külliye diye ilan edilmesi de işte bundan:
Lüksü, israfı ve otoriterliği aynı anda temsil eden Saray
algısını değiştirmek.
Ama resmi internet sitesinde ne kadar külliye denilirse denilsin,
Beştepe’deki Saray, saraydır.
***
Dahası, Cumhurbaşkanlığı internet sitesine konulan tanıtım
filmini izleyince fark ettim ki, geçenlerde Cumhurbaşkanlığı
muhabiri meslektaşlarımıza gezdirilen
Saray’da; “külliye” felsefesiyle bağdaşmayan vahim bir
hak ihlali de yapılmış.
“Cumhurbaşkanlığı Külliyesi İdari Binaları Basına
Açıldı” başlıklı 3 Temmuz tarihli filmi izlerken önce
kulaklarıma inanamadım.