TİB, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın kısa adı.
“İnternetin trafik polisi” olarak da anılıyor.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) bağlı olan TİB, “katalog suçlar”da, yargı kararlarını icra etmenin yanı sıra, belli yasal koşullar altında erişimi resen engelleme yetkisine de sahip.
Bu kısa girişi şunun için yaptım:
Bütçeden pay ayrılan her kurum gibi, TİB’e aktarılan ödenek de halktan alınan vergilerle finanse ediliyor.
Dolayısıyla temel hak ve özgürlüklerden biri olan ifade özgürlüğü alanında, yasaların geniş yetkiyle donattığı bir kurumun, bağlı olduğu mevzuata uygun hareket etmesini beklemek en doğal hakkımız.
***
Oysa, Sayıştay’ın yeni yayımlanan 2014 yılına ilişkin BTK denetim raporu, TİB’in kendisini mevzuatla pek bağlı hissetmediğini belgeliyor.
TİB, -o çok tartışıldığı 2014 yılında- Sayıştay’ın açıkça “kanuna ve yönetmeliğeaykırı” olarak andığı bazı alımlar yapmış.
“Güvenlik ve savunmaya yönelik makine ve teçhizat alımları” hesabından yapılan bu alımların tutarı 16 milyon 222 bin TL.
Ancak bu yüklü alıma karşın, fişlerini düzenlememiş, belgesini tutmamış.
Düşünün; ortada 16.2 milyon TL’lik bir harcama var. Ama bu harcamanın hangi sistemler ve cihazlar için yapıldığı, kime, hangi şirkete ne ödendiği bilinmiyor.
Sayıştay da raporunda mealen şöyle demiş: