Son yayımlananın numarası, yazıyı yazarken 12. Siz bu satırları
okurken devleti yeniden kurgulayan, kurgularken her unsuru
Cumhurbaşkanı’na bağlayan kararname sayısının artmış olması
muhtemeldir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yemin ettiği 9
Temmuz’dan bu yana arka arkaya yayımlanan kararnameler, devleti,
yönetsel yapıyı radikal biçimde değiştirerek aklınıza gelen bütün
kurumları ve kurumlara dair söz söyleme, tasarrufta bulunma hak ve
yetkisini Cumhurbaşkanı’na bağlıyor. Sıradan bir insanın
hissedeceği düzenli gelir kaygısı yaşamayan 600 milletvekili, bu
kararnameleri Resmi Gazete’den bizlerle birlikte okuyor.
Kararnamelerin hacim ve içeriğine bakılırsa, hazırlığın zamansal
olarak eskiye dayandığı anlaşılıyor. Kararnamelerin yayımlanma
hızı, uygulayıcı kurumlar ve vatandaş bakımından algılanma öğrenme
ihtiyacının dikkate alınmadığını gösteriyor. Zaten kurulmak istenen
düzenin karakterinden böylesi bir özeni beklemek de safdillilik
olurdu.
*** Kurum ve kuralları hallaç pamuğu
gibi atan, yönetsel yapının tarihsel çizgisinde değişmez kodları
olduğu düşünülen bazı prensipleri ezip geçen bu kararnameler
çıktıkça, dar bir kamuoyu kısa bir süreliğine dalgalanıyor.
Tek tük tepkilerle anılıyor, yazılıyor. Sonrası? Sonrası
sükût...
Milli Kütüphane, opera, tiyatro, Atatürk Orman Çiftliği gibi temel
kurumlara neler olduğuna, olacağına dair sorular, ya olağanüstü
hızlanmış zamanın çarkları arasında buharlaşıyor.
Ya da -benzerine az rastlanan- bir kayıtsızlık duvarına toslayıp
düşüyor.
Bu sarsıcı değişimleri acil gündemine alması gerektiğini
düşündüğünüz kişi ve kurumlardan, beklenen ses, beklendiği
yükseklikte çıkmıyor. Sözgelimi, Atatürk Orman Çiftliği’n...