Haber geldiğinde henüz gün ağarmamıştı. Ankara-Konya hattında
çalışan yüksek hızlı tren (YHT) sefere çıktıktan 6 dakika sonra
kılavuz lokomotifi ile çarpıştı.
Karın ve karanlığın ortasında dokuz kişi can verdi. Hastanelerde
yüze yakın yaralı. Başkentin göbeğindeki facia, Çorlu’da 24 kişinin
yaşamını yitirmesine karşın, kimsenin sorumluluk üstlenmediği,
yaptırım uygulanmadığı facianın beşinci ayında meydana geldi.
★★★
Gazetecilikte haberin halka duyurulacağı bağımsız bir kurumun
varlığı tartışmasız çok önemlidir. Ama taşıdığı büyük öneme karşın
tek gerek ve yeter koşul değildir.
Adaletsizliğe, liyakatsizliğe, kamu kaynaklarının yağmalanmasına
itiraz eden; bu itirazını günlük konforu sürdürme uğruna pişkin bir
sessizlikle takas etmeyen kararmamış vicdanınızın olması, bir
kurumun yokluğunda dahi gazeteciliği mümkün kılabilir.
Meslektaşımız gazeteci Mustafa Hoş, halihazırda hiçbir kurumda
maaşlı olarak çalışmıyor. Bununla birlikte toplumu sarsan olaylarda
sosyal medya hesabını kullanarak etkileyici bir gazetecilik
sergiliyor.
Çorlu’da 24 kişinin yaşamını yitirdiği tren faciası, insanı
çıldırtacak bir kayıtsızlık duvarına toslayacakken, belgeler
üzerinden analiz edip doğru sorularla ihmaller zincirini görünür
kılmayı başardı.
Hoş, dünkü faciada Ulaştırma Bakanlığı’nın “O kılavuz
lokomotif orada olmamalı” ifadesinin bir itiraf olduğunu
yazdı. Haklı. Tıpkı “Bu ihmallerin üzerine gidilmezse
her an herkes ihmal cinayetine gidebilir” sözü gibi
haklı.