Gazetecilikte fikri takip sadece önemli değil, zevklidir de.
Takvimler 23 Nisan 2016’yı gösteriyordu. “Son tabliye” vidasının
büyük törenlerle sıkılmasının ertesinde; bu köşede Osmangazi
Köprüsü’nün geçiş ücretinin, otomobil başına 35 dolar olduğu ve
bizim Hazine’nin de köprüyü yapan müteahhitlere, günde 40 bin araç
geçiş garantisi verdiği yayımlandı.
İki gün önce de vatandaşın Osmangazi Köprüsü’nden geçişi pahalı
bulduğunu ve köprüyü kullananların sayısının Hazine’nin verdiği
garantinin çok altında kaldığını, iktidara yakın Yeni Şafak
gazetesi yazdı.
İlgiyle okudum haberi. Çok sayıda gazete ve TV’de alıntılanan, bu
önemli habere göre, 11-26 Temmuz tarihlerini kapsayan 16 günde,
köprüden sadece 100 bin 932 araç geçmişti.
Yani günde 40 bin değil 6 bin 308 araç demek bu.
Dikkatinizi çekelim ki, bu rakam, 2010’da belirlenen bu rakamın ne
kadar yüksek olduğu anlaşılıp geçiş ücreti daha köprü açılmadan 35
dolardan 30 dolara düşürülmesine rağmen gerçekleşiyor.
Basit bir hesap yapalım: Eğer bu 16 günde Hazine’nin şirketlerle
yaptığı sözleşmedeki öngörü alt sınırdan tutsa, yani günde en az 40
bin araç geçseydi, geçmesi gereken toplam araç sayısı 640 bin
civarında olmalıydı.
Yeni Şafak’ın haberindeki veriyi esas aldığınızda, 539 bin 68
otomobilin eksik geçtiği anlaşılıyor. Bunu çarpın 90 TL (30 dolar)
ile 48.5 milyon TL. Devletin günlük zararı yaklaşık 3 milyon TL.
Kaldı ki, bu yalnızca geçmeyen otomobiller için Hazine’den yani
bizlerin cebinden çıkan para.
Bunun daha kamyonu, ağır vasıtası ve projenin asma köprü dışındaki
dört ayrı kesim otoyolu var.
5 milyar dolarlık kefalet
Peki, bu inanılmaz astronomik garantiler, kısa adı Otoyol A.Ş. olan
ve Nurol-Özaltın-Makyol-Astaldi-Yüksel-Göçay konsorsiyumuna neden
verildi?
Ve Yap-İşlet-Devret (YİD) modelli bu projeyle neden 2035 yılına
kadar bu garanti sağlandı?
Resmi söylemin cevabı belli: Güzergâh 90 kilometre kısalıyor diye.
Daha doğru anlatımla; yatırımcılar için her türlü fedakârlığı
yapmayı sürdürdüklerini sık sık yineleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
deyimiyle “Vakti nakde dönüştürüyor” diye.
Gelin görün ki, 11-26 Temmuz tarihleri arasındaki 16 günlük
Osmangazi verileri bize bu milletin vakitten ziyade nakdi tercih
ettiğini gösteriyor. Bu millet, Osmangazi Köprüsü geçiş ücretine
göre çok daha ekonomik olan İDO vapurlarını tercih etmiştir. Fiyat
böyle kaldıkça ve sözleşme revize edilmedikçe de İDO’yu tercin
etmeyi sürdüreceğe de benzemektedir.
Öyle bir proje düşünün ki, 5 milyar dolarla kefil olduğunuz bir
proje, “borç üstlenimi” denilen bu kefalet yetmiyormuş gibi, her
gün sizin cebinizden 3 milyon TL alıp götürsün.