“Sesini yükselt!” anlamına gelen “SpeakUp”, Avrupa Birliği’nin (AB) ifade ve medya özgürlüğü alanında düzenlediği konferansların da adı.
3-5 Kasım’da Brüksel’de üçüncüsü yapılan toplantı, bu kez Türkiye ile Batı Balkan ülkelerinden, 300’e yakın gazeteci, hukukçu ve akademisyeni bir araya getirdi.
Gazeteciliğin her türlü baskıyı (siyasal, yargısal, fiziksel) en şiddetli düzeyde yaşadığı bir dönemde, Türkiye’den davetli olduğum bu toplantıyı karmaşık duygu ve düşüncelerle izlediğimi söylemeliyim.
AB politikalarının kurucu ve yürütücüsü konumundaki Avrupa Komisyonu’nca düzenlenen toplantının ilk günündeki mesajları iki gün önce haberleştirdik. Komisyon Başkan Yardımcısı Johannes Hahn’ın “İfade özgürlüğünün müzakere edilecek bir yanı yoktur” sözüyle; Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı YardımcısıUlrike Lunacek’in “İlerleme Raporu seçimden sonra değil önce açıklanmalıydı”sözleri, öne çıkan mesajlardı.
‘Hasıraltı etmeyeceğiz’
Aslında Lunacek’in bu sözünü, özeleştiriden ziyade; AB bünyesindeki bir asli organın, diğer asli organa yönelik ağır bir eleştirisi olarak değerlendirmek daha anlamlı. Özellikle “İlerleme Raporu yayımlandıktan sonra, medya özgürlüğüyle ilgili sorunları hasıraltı etmeyeceğimiz kendi raporumuzu da yayımlayacağız” ifadesiyle birlikte okunduğunda...
İlerleme Raporu’nun seçim sonrasına bırakması nedeniyle, “mülteci pazarlığı”kaynaklı olarak pragmatist bir tutum içinde olmakla eleştirilen Avrupa Komisyonu’nun, tam bu nedenle yakın gelecekte nasıl bir yol izleyeceği merak ediliyor.