CHP
lideri Kılıçdaroğlu’nun
“Bıçak kemiğe dayandı” diye başlattığı Adalet
Yürüyüşü’nün, 432 kilometre boyunca genişleyen toplumsal destekle
büyüyerek ilerleyişi, Güvenpark’tan Maltepe’ye barışçıl iklimin bir
an zedelenmeksizin şimdiden “tarihsel” sıfatını almış bir
mitingle sona ermesi, bu yürüyüşün -herhangi bir nedenle- yarıda
kalmasını gönlünden geçirenleri ciddi rahatsız
etti.
Rahatsızlığın temelini Adalet Mitingi’ne
görkemli katılımın, kendiliğinden, istekle hevesle akan
“gönüllülük” unsurunun oluşturduğunu görmek zor
değil.
Parasal kaynak, lojistik olanak, organizasyon
derdi bulunmayan “devlet partisi”nin, -gönüllülerin
yetmediği her an-kamu/özel kurumlardan blok taşımalarla dilediği
miting alanına milyonları aktardığı bir iklimdeki Maltepe Mitingi,
yalnızca ezber değil, sinir de bozdu.
Yoksa İstanbul Valiliği’nden halkın zekâsına
hakaret eder nitelikteki
o açıklama nasıl gelebilirdi ki? Açıklamanın
saati ( 01.22) ile içeriğindeki okuyan herkesi güldüren 175 bin
rakamı, valilik gibi bir kurumun, maddi gerçekliği hangi koşullar
altında çarpıtabileceği konusunda güçlü fikir
veriyor.
Bu fikir, Adalet Yürüyüşü’nün haklılığını
kanıtlayan sayısız nedenden sadece biri. Daha acıklı olansa, bundan
iki yıl önce Maltepe Alanı’nın 2 milyon kişiyi aldığını açıklayan
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir TV
programındaki görüntülerle, açıklamanın, hızla tekzip edilmesi
oldu.
***