Bir dakikası dahi hak gaspıydı.
Arkadaşlarım, meslektaşlarım Can
Dündar ile Erdem Gül, 92 gün
sonra serbest.
İçimizden fasılalarla dışarıya vuran sevinç dalgaları.
Eksikli, buruk da olsa özlemişiz göz aydınını, kaç zaman sonra bir
sabah, içinde özgürlük geçen bir haberle uyanmayı.
Apaçık haksızlığa uğramış olmanın yol açtığı isyan, keder ile
birikmiş hüzünden oluşan tortu dağıldı.
92 gündür sürekli aldığımızı fark etmeden, içimizde tuttuğumuz,
tuttukça büyüttüğümüz sayısız nefesten oluşmuş
o kocaman derin nefesi bir anda dışarıya verdik.
Karamsarlığın, bu ülkeye has zihinsel konforu “biraz daha
kalabilirler sanki” dedirtse de bir köşede hep çiçek açsın
diye suladığımız ümit adlı o bitki, bu kez yanıltmadı
bizi.
Sevinçliyiz. Ama daha çok yolumuz var.
***
Can ile Erdem’in Silivri’den çıkar çıkmaz tutuklu
meslektaşlarımız için yaptıkları vurgu, meslek onuru ve dayanışma
bakımından çok kıymetli.
Zira hepimiz farkındayız: Tahliyeleri, ifade özgürlüğü üzerindeki
rejim baskısının hafiflediği anlamına gelmiyor.
Banu Güven’in dün Can ve Erdem ile röportaj
yaparken imc tv ekranlarının karartılması, apaçık kanıtı.
Hem de basın özgürlüğü konuşulurken...
Görünürdeki sebep, başsavcılıkça Türksat’a gönderilen, “terör
örgütü propagandası”yapıldığına dair bir yazı. Dosyada gizlilik
kararı olduğu için ayrıntı öğrenilemiyor.
Oysa imc tv, RTÜK’ten lisans almış bir kurum. Denetim öncelikle
RTÜK’te olmalı.
Kamu kaynaklarıyla kurulmuş bir platform olan Türksat, RTÜK’ü devre
dışı bırakarak bir kanalı nasıl karartabilir?
Cevap yok.