2020 yılı bütçe teklifine ilişkin TBMM’deki görüşmeler, şehir hastaneleri ile çağımızın kapitülasyonu niteliğindeki sözleşmelerinin kamu kaynakları üzerindeki yükünü, bütçelerde yol açacağı enkazın bu kez daha iyi görülmesine yol açtı.
Şehir hastanelerine neden bu çağın kapitülasyonu diyoruz? Çünkü devlet 25 yıl boyunca kendi arazisi üzerinde yaptırdığı bir binaya milyarlar tutan kiralar ödeyecek. Çünkü o devasa binalar yapılırken alınan kredi geri dönüşlerinde sorun çıkarsa Londra’daki tahkim yetkili.
Şehir hastaneleri sözleşmelerinin teknik adı yap-kirala-devret. Bu metinler İngiltere kaynaklı ve büyük adı kamu özel işbirliği (KÖİ) modeline dayanıyor.
ANKARA YHT GARI
KÖİ modelinin ikinci bir türü var ki onu da iyi biliyorsunuz: Yap-işlet-devret (YİD). İstanbul Havalimanı, 3. Boğaz Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Avrasya Tüneli, yapımı süren Çanakkale Köprüsü gibi iktidarın medarı iftiharı altyapı projelerinin tamamı birer YİD sözleşmesi.
Bugün daha önce başka vesileyle yazdığım Ankara Yüksek Hızlı Tren (YHT) garıyla ilgili güncel bir konuyu paylaşacağım. Yukarıda saydıklarım gibi bir YİD projesi olan Ankara YHT için de döviz üzerinden yolcu garantisi verildi. Limak-Kolin-Cengiz ortaklığının yaptığı Ankara YHT Garı için gayet sorunsuz işleyen Cumhuriyet yapısı kamusal eser Ankara Garı faaliyete kapatılmıştı. TCDD ile Limak-Kolin-Cengiz arasında imzalanmış YİD uygulama sözleşmesine göre devlet, yolcu başına 1.5 dolar artı KDV tutarında garanti verdi.