Üç yıldan fazla oldu. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şehit cenazesine katılmak üzere gittiği Çubuk’ta, yumruklu, tekmeli saldırıya uğramış, aracı taşlanmış; saldırılar yayılıp linç girişimine dönüşürken yakındaki bir eve alınmıştı. Ülkenin ana muhalefet lideri, sığınmak zorunda kalınan bir evde, can güvenliği tehdidi altında beklerken; dışarıdaki kalabalıktan bir kadının da “yakın bu evi, yakııın” diye avaz avaz bağırmasını ben unutmadım.
CHP liderine yumruk atan Osman Sarıgün’ün yargılanması üç yıl sonra bitti. Ajanslar, “basit yaralama” suçundan 2 yıl 1 ay hapis cezası verildiğini yazdı. Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi saldırgan hakkında “suç işlemeye tahrik” suçundan da 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.
Bir an için o yumruğun iktidar partisine mensup birine atıldığını düşünelim: Herhalde görüntüleri ortada olan linç girişiminde yer alan herkes yargılanırdı. Dolayısıyla suçun niteliği basit yaralama olamazdı. Yargılama üç yıla uzamazdı. Ve sanıkların ağırlaştırılıp müebbed cezasına mahkum olması kimseyi şaşırtmazdı (Ömür boyu hapis, ceza hukuku sistemindeki en ağır ceza olduğu için öyle yazdım. İdam cezası...