Sadece son bir yıl içerisinde etrafımızda yaşanan gelişmeler bile Türkiye’nin, Yunanistan marifetiyle kuşatıldığını ve âdeta ateş çemberi içerisine alındığını gözler önüne sermektedir.
ABD, çevremizde kurduğu askerî üs ve tesisleri ile ülkemiz üzerindeki jeopolitik mengenesini sıkılaştırmaktadır. Özellikle Yunanistan, sahip olduğu tüm coğrafi ve askerî imkânları ABD ve Fransa’ya cömertçe sunmakta ve hatta gelin üs kurun diye ısrarcı tekliflerde bulunmaktadır.
ABD, Yunanistan’a yüzlerce silah, araç ve gereç hibe etmiş ve bunlar da gayri askerî statüdeki Midilli, Sakız ve Sisam’a getirilmiştir. Yunanistan’ın, Birinci Dünya Savaşı sonrası Türkiye’yi işgal girişiminde bu adalara asker ve silahlarını getirdiğini ve bu adalardan Batı Anadolu’ya çıktığını hatırlatmak isterim.
YUNANİSTAN ZEMİN HAZIRLIĞINI ÖNCEDEN YAPMIŞTIR
Son zamanlarda, Yunanistan’ın Adalar Denizi’nde karasularını 6 milin üzerine çıkarmasının meşrû hakkı olduğu başta ABD, Fransa, Almanya olmak üzere Batılı devletler tarafından söylenmektedir.
Bunun öncesi vardır. 14 Ekim 2021 tarihine gelindiğinde ABD ile Yunanistan arasında Karşılıklı Savunma İşbirliği Antlaşması imzalanmıştır. İmzalanan bu işbirliği antlaşmasının, tam manasıyla Türkiye karşıtı bir temel üzerine oturtulduğunu, gözlerden kaçan şu bilgiyle vurgulamak isterim: Antlaşmanın imzalanması esnasında Türkiye kastedilerek Yunanistan’ın meşru hakkı olan karasularını artırması halinde Türkiye’nin 1995 yılındaki TBMM’nin deklarasyonu kast edilerek "casus belli kararı ile tehdit edildiği" iddia edildi. Yani Türkiye’nin bir tehdit olduğu söylendi. Bu da antlaşmanın hedefinin Türkiye olduğunu net olarak gösterdi.