İki hafta kadar önce Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi’nde düzenlenen Türk Dünyası Sempozyumu'na katıldım ve “Türk’ün Büyük Ülküsü; Denizcilik” başlıklı bir konferans verdim. Daha sonra Tunceli’ye ve oradan da Elazığ’a geçerek çeşitli konferanslar, söyleşiler yaptım, yerel TV programlarına katıldım.
Bu arada bölgeyi gezme, bölgenin tarihi ve kültürel birikimi hakkında ilk ağızdan bilgiler alma fırsatım oldu. Özellikle çocukluğumda babamın Tunceli’nin Hozat ve Mazgirt ilçelerinde yaptığı kaymakamlık dönemlerindeki hatırlarım tazelendi.
Bu gezide edindiğim izlenimlerimi, değerlendirmelerimi sizinle paylaşmanın çok önemli bir gereklilik olduğuna kanaat getirdim.
Bu yazımda anlattığım bilgiler ve kullandığım resimler için, bana kaynak ve destek olan Munzur Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Şengül Şenol’a ve çok değerli çalışmaları ile bu konulara ışık tutan Prof. Dr. Mustafa Aksoy’a bilhassa çok teşekkür ediyorum.
SİBİRYA’DAN ANADOLU’YA BİNLERCE YILLIK TÜRK İZLERİ; KOÇ, KOYUN, AT BAŞLI MEZAR TAŞLARI
Bölgede yaptığım gezilerde 7 bin yılı aşan Türk tarih ve kültürünün bir özelliği olan koç, koyun, at başlı ya da figürlü mezar taşlarını yerinde gördüm. Bu tipik mezar taşlarına Türk boylarının yaşadığı hemen her coğrafyada rastlamak mümkündür.