Türkiye önceleri sığınmacı ya da mülteci durumundaki göçmenler için Avrupa ülkelerine transit, yani bir geçiş ülkesi iken, son dönemlerde göç alan, hatta neredeyse sığınmacı akınları ile en yüksek göç alan bir ülke konumuna da gelmiştir.
Hatta öyle ki; Birleşmiş Milletler (BM)
raporlarına göre dünyada en fazla sığınmacının kabul edildiği ülke
dünyadaki kayıtlı sığınmacıların asgari yüzde 14’ünün
bulunduğu Türkiye’dir.
Bazı şehirlerimizde kayıtlı-kayıtsız sığınmacı nüfusu korkutucu boyuta ulaşmıştır.
Sayın İçişleri Bakanı'nın son açıklamasına göre, depremde ölen 48 bin kişinin 6 bin 265’i yabancı uyruklu, yani ölenlerin yüzde 13’ü yabancı...
Felakete ilişkin bu rakam bile deprem bölgesinde meydana gelen korkunç demografik değişimin bir göstergesidir.
Ancak günümüzde her çeşit göçmen akımları bir kitlesel imha silahı olarak kullanıldığını hatırlatmak isterim. Aslında göç akınları tarihte de bir silah olarak kullanılmış ve hedef devlet ya da toplumlara yönlendirilmiştir.