Öncelikle şunu açıklıkla söylemek lazımdır: Türkiye’de FETÖ ile mücadele eden Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), MİT ve vatanperver cesur savcılarımızdır. EGM, MİT ve savcılarımıza şükran borçluyuz. Onlar da olmasa FETÖ'yle mücadele maalesef hiç olmayacaktır.
Onlar da mücadelelerini ancak “ankesörlü telefon, bylock ve itirafçı ifadeleri” temelinde yapabilmektedir. Yani FETÖ mensubu biri hakkında ankesör araması, bylock ya da itirafçı ifadesi yoksa neredeyse hiç işlem başlatamamaktadırlar. Çünkü Terörle Mücadele Kanunu (TMK) müsait değildir.
Maalesef, tüm ısrarlarımıza rağmen, sadece bir silahlı terör örgütü değil, aynı zamanda devleti içten içe ele geçirmeye çalışan, devletin ve çalışanlarının tüm bilgilerini yabancı devletlere aktaran bir casusluk örgütü olan FETÖ’ye yönelik bir kanuni düzenleme yapılmamıştır. Bir başka deyişle, FETÖ ile mücadele yasal zeminde PKK, DHKP-C, İŞİD gibi klasik silahlı terör örgütleriyle mücadele gibi yapılmaya çalışılmakta ve doğal olarak mevcut mevzuat ile yapılamamaktadır.
FETÖ, NE PKK NE İŞİD NE DE BAŞKA BİR ÖRGÜTE BENZER; FETÖ BİR TERÖR,
HIRSIZLIK, GASP VE CASUSLUK ÖRGÜTÜDÜR
Bu örgüt ne PKK ne de başka bir örgüte benzer. Devleti ele geçirmeyi hedef edinen FETÖ;
- Sınav merkezlerini ele geçirerek mensuplarını sınav soru ve cevaplarını (ÖSS, ÖYS, KPSS, YDS, ÜDS, TUS, DUS, ALS, KPSS, KPDS vs) vererek devlete sızdıran,