Biliyorsunuz ben iç siyasete girmiyorum ama milli birlik ve beraberliğimize, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ve ilkelerine, ülkemizin ve milletimizin bölünmez bütünlüğüne saldırı olduğunda da iktidar-muhalefet ayrımı yapmaksızın sessiz kalamıyorum.
Seçimler yaklaştıkça siyasi ikbal sevdası vatan sevgisinin önüne geçenler, dilinin altındaki baklayı çıkararak T.C. Anayasası’nın beka, birlik ve beraberliğimizin temellerini oluşturan değişmez hükümlerini değiştirmeye kalkanlar artmaya başlamıştır.
Bunlar Anayasamızdaki Türklük tanımını kaldırmaya, başka resmi diller eklemeye, özerk bölgeler ve yönetimler oluşturmaya dair hadsiz vaatlerde bulunmaya başlamışlardır.
Bu vaatlerde bulunanların ve önerileri şeytanın sağdan yanaşması gibi sunanların hedefi Sevr Antlaşmasını hortlatmak ve Türkiye’yi parçalamaktır.
ANAYASADAKİ TEK DİL, TEK MİLLET, TEK ÜLKE, TEK DEVLET, TEK BAYRAK
İFADELERİ BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜMÜZ İÇİN ŞARTTIR!
Çünkü Anayasa'da; birden fazla resmi dil, kurucu halk, etnik grup, özel, özerk, federatif bölge tanımlandığı takdirde, o dili konuşanların, o halk veya etnik grup üyelerinin, özel, özerk, federatif bölgede yaşayanların uluslararası hukuka göre referandum yoluyla “kendi kaderini tayinle” ayrılma hakkına sahip olacağına ilişkin görüşleri ve birtakım uygulamaları hatırlatmak isterim.