“Kâbe imamı” olduğu söylenen Sudeysî nam zatla ilgili daha önce yazmıştık (Kâbe imamının arkasında namaz kılmak caiz mi? 20. 9. 2017). Milletin umresini, hatta haccını ifsad eden bu “imam”ın ifsadatı şiddeti artarak devam ediyor. Hâl böyle iken bu şartlarda haccın ve umrenin sıhhatini konuşan kimse çıkmıyor. Tamam hac farz, İslâmın şartlarından… Fakat bu şartlarda, bu imamın arkasında namaz kılmak caiz mi? Bu hususta İslâm dünyasının ulemasının bir görüş hatta tavır ortaya koyması lâzım. Hiçbir ülkede bu yönde bir çalışma yoksa, Türkiye’de başlanması elzem. Kendi fikrimi açıklayayım: Böyle bir imam Türkiye’de olsa ve ifsadatı böylesine zahir olsa idi, bu imam nerede namaz kıldırıyorsa, onun arkasında asla namaz kılmazdım! Ne din âlimiyim ne de fakih, fakat bir Müslüman olarak doğru bildiğimin peşinde olma hakkım, hata mecburiyetim var. Bu akıl insana boşuna mı verildi? Muhakeme kabiliyetini harekete geçirmek, seçmek, tercih etmek elimde. Kimse bana “ille de bu imamın arkasında namaz kılacaksın” diyemez.