Hayatımızın bir dönemini RTÜK üyeliği aldı. Zamanında bir vazife olarak kabul ettik, elimizden geldiği kadar kötülükleri önlemeye çalıştık. Süremiz dolunca ayrılmak kararımıza rağmen iptal edilen bir kanun dolayısıyla üç yıl daha göreve devam ettik. RTÜK üyeliğimiz, 2005 temmuzunda sona erdi. AK Parti hükümeti kanunu değiştirdi, 9 yeni RTÜK üyesi seçildi ve bizim uzamış görevimiz de tamamlandı. Hükümet, bu işlemi yaparken, bize -her halde haklı olarak- sormak ihtiyacını dahi hissetmedi. Hatta, değil muhterem Başbakan, çok eski bir tanıdığımız olan RTÜK’le ilgili bakan dahi telefonla olsun, “Bugüne kadar yaptığınız hizmetler için teşekkür ederiz” demek lüzumunu duymadı. “İlgili Bakan”, Bakan olmadan önce en çok görüştüğümüz şahsiyetler arasındaydı. Sonradan kulvar değiştiren “irticaî” bir televizyonun Ankara’daki ilgilisi olarak 28 Şubat döneminde tek görüşebildiği RTÜK üyesi olduğum için, bu göreşmeler hayli sık gerçekleşirdi! *** 28 Şubat’ın sert rüzgârları, her tarafı kasıp kavururken, “irticaî” televizyonlar ve radyolar listesi MGK toplantılarının baş konusu olurken, Genel Kurmay 2. Başkanı “Bir-General” hazretleri “filan televizyonu feşmekan maddeye göre derhal kapatın, sonucu bana bildirin!” deyu yazılı emirler yağdırırken, hedefte olan televizyonların bu muhataralı dönemi nasıl atlatabildiklerini o zaman o yayın kuruluşlarının ilgilileri gayet iyi biliyorlardı.