Ülkemizde çok ciddi bir anlama ve anlatma “sorun”u olduğu görüşündeyim. Anlam alanı belirsiz kelimeler kullanılması meseleyi daha da vahimleştiriyor. Bir metnin dilbilimi ve anlambilimi açılarından ele alınması ilim, fikir ve edebiyat alanlarında bile önemsenmiyor. Tesadüfen televizyonun açık olduğu bir anda Cumhurbaşkanımız “İcraat programımızda yer alan 400 eylemden 340 tanesini tamamladık. Bunların arasında gerçekten önemli, gerçekten tarihi, milletimizin umut ve heyecanla beklediği pek çok projemiz bulunuyor” diyordu. Bu cümleden benim ne anladığım veya anlamadığım önemli değil. Geniş kitleler ne mâna çıkarıyor, esas olun bu. “Eylem” her ne kadar uydurma bir kelime ise de Türkçenin yapısına aykırı değil. İlk defa bu kelimeye 1935 yılında yayınlanan Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu’nda rastlıyoruz. Devlet açısından alırsak ne Abdülhamid kullanmış bu kelimeyi ne de Atatürk.