Türkü hafızam “beni… beni”li bazı mısralar hatırlıyor. Fakat bunlar hep “vay”lı “of”lu türküler. Ah, of, vay, aman…Bunlarsız türkü olur mu? Olur olmasına da, nereye kadar? Neler çeker gönül söylesem şikâyet olur! Yazmakla ilgili türküler de var elbette. “Kâtip arzuhalim yaz yâre böyle…” Dert anlatmak, meram ifade etmek sözle olmaz hep. Büyük çoğunluk böyle yapar; insan konuşur. Konuşmak, sözle ifade, canlılar içinde insanın farkıdır. İnsan hayatı, anlama ve anlatma çabasından ibarettir; ister sözlü, ister sazlı (ve yazılı). Bizimkisi kalemli, yani yazılı… Bir asırdan fazla zamandır, sesi yazdığımız gibi; sûreti, şekli görüntüyü de yazıyoruz. Kayda geçirme çeşitlendi böylece… Yazmak insanoğlunun temel ifade biçimlerinden. Ne zamandır yazıyoruz? En az beş bin yıldır… Denizler mürekkep, ormanlar kalem olsa bitmez miydi, bunca zamandır? Denizlerin tükenesi yok, ormanların da bitesi.