Türkiye sıkıntılı günlerden geçiyor, tabii biz de. Savaş
tamtamları, sınır ötesi askeri operasyonlar, havuz medyasının ateş,
kan, ölüm kışkırtıcılığı, barış sürecinin sonu, düşük yoğunluklu
savaşa geri dönüş, yeniden asker ve sivil ölümleri...
Bütün bunlar ne anlama geliyor? Bu soruyu yanıtlayabilmek için olup
bitenleri anlamaya çalışıyoruz.
Anlayabildiklerimiz sınırlı. Toplumdaki genel kanı,
Cumhurbaşkanı’nın, AKP’nin son genel seçimler sonucu TBMM’deki
çoğunluğunu yitirmesini içine sindiremediği yönünde. Barış
politikasının sonlandırılıp askeri güçler aracılığıyla güvenlikçi
politikaya dönüşün Milliyetçi Hareket Partisi’ne kaçan oyların geri
kazanılacağı düşünülüyor. Burada doğal olarak bir erken/ tekrar
seçim hesabı var.
Bu hesabın bir başka yönü de seçimlerde yüzde 13.1 oy oranıyla
TBMM’ye 80 milletvekili sokan Halkların Demokratik Partisi’ni
toplumun gözünde itibarsızlaştırmak.
Bunu başarabilmek için AKP’liler en tepeden en alta yalana dolana
da başvurarak ellerinden geleni artlarına koymuyorlar. Her olanakta
HDP, “terör örgütününTBMM’deki uzantısı” olarak
suçlanıyor. Eş genel başkanları hakkında savcılar tarafından
fezlekeler düzenleniyor. Ellerinden gelse HDP yöneticilerini,
milletvekillerini bir kaşık suda boğacaklar. Sözgelimi, HDP Eş
Genel Başkanı Figen Yüksekdağ YPG’nin
19Temmuz 2012’de Kobane’deki kontrolü ele geçirmesinin 3’üncü
yıldönümü nedeniyle Şanlıurfa’nın Suruç ilçesindeki kutlamalarda
yaptığı konuşmada, “Sınırın arkasında gördükleriniz, Türkiye
halklarının öz kardeşidir. Bu halkların buluştuğu yeni bir
siyasi anlayışın önünü açmalıyız. Oradaki halk iradesini
tanımak Türkiye siyasetinin en baş görevi ve
sorumluluğudur. Oluşacak koalisyonun ilk görevi Rojava’daki
demokratik halk iradesiyle demokratik bir diyalog
oluşturmaktır. Bugün siyasi iktidarın yapması gereken şey,
Rojava sınırına askeri yığınak yapmak değildir. Savaş
borazanlığı yapmak değildir. Yapması gereken en
önemli şey Rojava halklarına elini uzatmaktır”. Sonra HDP
için “sırtını terör örgütüne dayayan parti” diyenlere
yanıt veriyor: “Anlamayanlara tekrardan buradan
cevapveriyoruz. Biz sırtımızı Rojava’ya, Kobane’ye,
IŞİD vahşetine karşı direnen halklara, insanlık
mücadelesi yürüten PYD, YPG-YPJ’ye dayıyoruz.”