Yeni yıla yine “onları” dinleyerek
girdik. Biri Edirne’de konuşurken, öbürü başka bir yerde
konuşuyordu. Kastamonu, Sinop, Düzce… 2018’in son saatlerine kadar
televizyon ekranlarından eksik olmadılar. Kaçamıyorsunuz da… Tüm
kanallar canlı veriyorlar çünkü.
Neden?
Başlarına bir haller geliverir diye korkuyorlar
da ondan.
Yaptıkları hep aynı; muhalefete saldırmak,
hakaretler yağdırmak. Tek yeni şey eski Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’ü de hedefe almaları.
Konuştukları meydanlarda bindirilmiş kıtalar
hazır. Ne söyleseler alkışlanıyorlar.
Düşmansız yapamıyorlar.
Toplumu kutuplaştırıyorlar, insanları birbirine
düşürüyorlar.
İnsanlar sokakta el sıkışmaz, selamlaşmaz
oldu.
Bu böyle giderse bizi çok kötü günler
bekliyor.
***
Tek amaçları 2019 Cumhurbaşkanlığı ve TBMM
seçimlerinde yüzde 50’nin üzerinde oy almak. Bunun kolay
olmayacağını görüyorlar, biliyorlar.
Tuhaf bir ekonomi anlayışları var.
İhracatta rekor kırdık diyorlar. Fakat nedense
işçiye en fazla 1.603 TL asgari ücret verebiliyorlar. İki haneli
enflasyon oranı maaş ve ücret zamlarını aşıyor. Millet borç içinde
debeleniyor.
Köprüler, tüneller karın doyurmuyor. İnsanlar
oturdukları sofradan tok kalkmak istiyor. Yoksulluk sınırı altına
düşen ailelerin sayısı her geçen gün artıyor.
İşsizlik diz boyu!
AKP içinde de bu gidişattan huzursuz olanlar
var fakat “Reis” sultası altında ağızlarını açmaya
çekiniyorlar.
Bunların demokrasisi “evet efendim,
sepet efendim” demokrasisi!
***
2019 yılında bunları oylarımızla yerlerinden
etmekten başka çaremiz, çıkış yolumuz yok.
Tarımımız büsbütün çöküyor. Hem dünyanın en
büyük zeytin üreticilerinden biriyiz hem de Sudan’dan zeytin
alacağız. Niçin? 14 Temmuz 2008’de Uluslararası Ceza Mahkemesi
(UCM) Savcısı Luis Moreno-Ocampo tarafından
soykırım, insanlığa karşı suç ve 300 bin kişinin öldürüldüğü
Darfur’da savaş suçu işlediği gerekçeleriyle suçladığı ve
tutuklanmasını talep ettiği Sudan diktatörü Ömer el
Beşir’e destek olmak için.
Vay be!
***