“Büyük lokma ye büyük söz söyleme” dilimize yerleşmiş
anlamlı bir özdeyiş. Türk Dil Kurumu bu özdeyişi şöyle açıklıyor:
Başaramayacağın, sonuçlandıramayacağın bir konuda kesin sözler
söyleme!
Konu, anlaşılacağı gibi Hollanda ile yaşanan güncel kriz.
Önce bir saptama yapalım: Düne kadar demokratik, özgürlükçü, uygar
bir ülke olarak bellediğimiz Hollanda’nın Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanımız Fatma Betül Sayan
Kaya’ya ve Türkiye Cumhuriyeti Den Haag Başkonsolosu’na
karşı uyguladığı baskı ve yasaklamaların bağışlanacak, mazur
görülecek bir yanı yoktur.
Bilindiği gibi Hollanda, Dışişleri
Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nun
Hollanda’ya uçuş iznini iptal etti. Bu olabilir çünkü uluslararası
hukuka göre egemen bir devlet bir neden göstermeksizin (hangi
konumda olursa olsun) bir yabancının ülkesine girişini
engelleyebilir. Bu somut durumda Hollanda bir neden göstermiş, bu
uygulamanın nedenini Sayın Çavuşoğlu’nun siyasi bir amaçla
ülkesindeki Türk vatandaşlarıyla buluşması olarak açıklamıştır. Bu
davranışın da hukuki bir dayanağı vardır.
***
Sayın Çavuşoğlu, Hollanda’ya gitmemiş fakat Sayın
Kaya, “korsan” bir girişimle Almanya üzerinden
karayoluyla Rotterdam’daki Başkonsolosluğumuzun 30 metre kadar
yakınına ulaşmış, burada güvenlik güçleri tarafından
durdurulmuştur. Bu noktada iki ülke arasındaki kriz patlak
vermiştir.
Olaylar çirkin ve kabul edilemezdir. Güvenlik güçleri, Bakan
Kaya’nın uluslararası hukuka
göre “Türk toprağı” sayılan Başkonsolosluğa
girmesini, aynı zamanda da Başkonsolos’un bakanın yanına gitmesini
engellemiş, Bakan Kaya saatlerce bir araba içinde bekletilmiş,
sonunda karayolundan Almanya’ya götürülerek sınır dışı
edilmiştir.
Başkonsolosluk çevresinde toplanan Türkiye ve Hollanda/Türkiye
uyruklu yurttaşlarımıza güvenlik güçleri tarafından coplarla,
köpeklerle, atlı polislerle saldırılmıştır.
Türkiye’nin Hollanda güvenlik güçleri tarafından uygulanan bu
şiddete tepki göstermesi doğrudur.
***