Ülkemiz kan gölü. Her sabah gözlerimizi yeni ölüm haberleriyle
açıyoruz.
Sınırlarımızın ötesindeki savaşlar giderek şiddetleniyor.
Yaşanan bu kanlı şiddet sarmalında, taşları ölümlerle döşenmiş bir
yolda 1 Kasım genel seçimine gidiyoruz.
Sokaklarında her gün yeni ölüler toplanan, evlerinin duvarları
kurşunlarla delik deşik, işyerlerinin kepenkleri inik, iki günde
bir sokağa çıkma yasağı ilan edilen Güneydoğu ilçelerinde
yurttaşlar sandığa gidecek.
Tepemizde, üyelerinin çoğu seçilmemişlerden
oluşan “geçici” bir hükümet; başında da kendisini
Cumhurbaşkanı’nın vesayetinden kurtaramayan bir başbakan…
Basiretsiz mi basiretsiz, dirayetsiz mi dirayetsiz, beceriksiz mi
beceriksiz…
Seçimlerin güvenliğini bu “hükümet” sağlayacak!
***
Hukuksuzluk diz boyu; bizler Artvin’deki sel felaketini
konuşurken 3 Temmuz 2012 gecesi Samsun-Canik’te meydana gelen ve 13
kişinin ölümüyle sonuçlanan sel afetiyle ilgili açılan davada
hazırlanan bilirkişi raporlarına göre, meydana gelen sel
felaketinin ihmalden değil, doğal afet olduğu, meteorolojik açıdan
afet olarak değerlendirilebileceğine kanaat getirilmesi üzerine,
Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma ile ilgili takipsizlik
kararı veriyor. Yargılanması istenen 12 kişinin 12’si de suçsuz
bulunuyor.
Ölenler ise suçlu! Suçları, kısa yaşamlarını oturdukları o uğursuz
TOKİ evlerinin bodrum katlarında sürdürmüş olmaları.
Sel sularına yenik düşen, çoluk çocuk 11 ölü veren Hopa’da da suçlu
bulunamayacak; suç, yanlış bir anda, yanlış bir yerde bulunan
ölülere yüklenecek.
Anımsıyor musunuz? 15 Temmuz 2009 tarihinde Artvin yine bir sel
felaketi yaşamış Şavşat’ta 5 kişi yaşamını yitirmişti.