4-12 Kasım 2017 tarihleri arasında
gerçekleştirilen 36. Uluslararası Kitap Fuarı TÜ- YAP Fuar ve
Kongre Merkezi’nde tüm görkemiyle sürer, özellikle hafta içinde
sergi salonlarından on binlerce ilk ve ortaöğrenim öğrencisinin şen
cıvıltıları yükselirken, aynı günlerde gazeteler babaları
tarafından canlarına kıyılan çocuklarla ilgili haberleri
duyuruyorlardı.
7 Kasım’da İstanbul-Fatih’te
N.T. adında bir “baba” karısının
kendisine boşanma davası açmasına öfkelenmiş, 9 yaşındaki oğlu
Yiğitcan. T.’yi
öldürmüştü.
Kayseri’de H.E. adında bir
“baba”, “yaramazlık yaparak çevreyi rahatsız
ettiği gerekçesiyle” 12 yaşındaki oğlu Haydar
E.’yi üç tekerlekli motosikletinin kasasında iple boğarak
öldürmüştü.
Antalya’da ise G.A. 3
yaşındaki kızı Hira ile 5 yaşındaki kızı
Elasu’nun silahla canlarına kıydıktan sonra
intihar etmişti.
Bu örnekler son haftadan. Geriye doğru gittikçe
ülke genelinde “cani baba” sayısı
kabarıyor.
Bir baba evladına nasıl kıyar? Bu sorunun bir
yanıtı olmalı. Burada görev psikiyatrlara, psikologlara
düşüyor.
***
Bir de kadın cinayetleri var. Nâzım
Hikmet ustanın deyişiyle “bizim kadınlarımız”.
“Korkunç ve mübarek elleri/ ince, küçük çeneleri,
kocaman gözleriyle/ anamız, avradımız, yârimiz/ ve
sanki hiç yaşanmamış gibi ölen/ ve soframızdaki
yeri/ öküzümüzden sonra gelen/ ve dağlara
kaçırıp uğrunda hapis yattığımız/ ve ekinde,
tütünde, odunda ve pazardaki/ ve kara sabana
koşulan ve ağıllarda/ ışıltısında yere saplı
bıçakların/ oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle
bizim olan/ kadınlar/ bizim
kadınlarımız...”
Onlar öldürülüyorlar. Kadına yönelik şiddet
2016’nın ilk 10 ayında 272 kadını hayattan koparmıştı.
Bu yılın ilk 10 ayında ise en az 338 kadın
öldürüldü, 257 çocuk annesiz kaldı. Üstelik ölen kadınların bir
bölümü de koruma altındaydı.
Nasıl bir ülke, nasıl bir toplum haline
geldiysek babalar çocuklarını öldürüyor, anneler çocuklarını
üstgeçitten aşağıya atıyor, erkekler gözlerini kırpmadan eşlerinin,
eski eşlerinin, kız kardeşlerinin, yengelerinin canlarına
kıyıyor.
***
Son beş yılda kadın cinayetlerinde tablo şöyle:
2012 yılında 210 kadın
2013 yılında 234 kadın
2014 yılında 294 kadın
2015 yılında 303 kadın
2016 yılında 328 kadın
Toplam 1.369 kadın. Ve bu sayı her yıl
artıyor.
Yasalar mı yetersiz?
Koruma uygulamaları mı baştan savma?