Demokrasinin etimolojik anlamı halk iktidarıdır. Yunanca
halk/ahali anlamına gelen “dimos” ve iktidar anlamına
gelen “kratos” sözcüklerinden türetilmiştir. Demokrasi
(dimokratia) ister liberal ister muhafazakâr ya da sosyalist/sosyal
demokrat olsun, varlığı ve işlerliğiyle o siyasal rejimin
kalitesini belirler.
Hiçbir iktidar “Demokratım!” demekle demokrat olmaz.
Belirleyici olan, demokrasinin ne ölçüde uygulandığıdır. Aksi halde
resmi adı Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti olan Kuzey Kore gibi
diktatörlükle yönetilen ülkelerin de “demokrasi” ile
yönetildiğini kabul etmek gerekirdi.
Gerçek demokrasilerde esas olan söz konusu rejimlerde azınlıkların
ve muhalefetin haklarının güvence altına alınıp alınmamasıdır.
***
Türkiye Cumhuriyeti, anayasanın II. maddesinin 2. fıkrasına
göre “toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı
içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine
bağlı, başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, demokratik (a.b.ç), lâik ve sosyal
bir hukuk devletidir.”
Gerçekten öyle midir?
Buna “evet” demek zordur.
12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra seçim barajı 10 Haziran 1983
tarihli 2839 sayılı kanunla yüzde10 olarak
belirlenmiştir.
Yüzde 10’luk gibi yüksek bir seçim barajına dünyanın hiçbir
ülkesinde rastlamak olası değildir. Avrupa Birliği ülkeleri içinde
Almanya ve Hırvatistan yüzde 5’lik oranlarla başı çekmektedir.
Diğer ülkelerde bu oran yüzde 2 ile 4 arasında
değişmektedir.
Yüzde 10’luk seçim barajı Türkiye’de demokrasiyi temelinden
sakatlamaktadır.