Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde yapılan oylamada Türkiye
13 yıl sonra “demokratikleşme yönünde umut
vermediği” gerekçesiyle yeniden denetime alındı.
Bu kararla birlikte Türkiye, Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna Hersek,
Ermenistan, Gürcistan ve Moldova ile aynı lige düştü.
Bu noktaya nasıl gelindi?
Bu sorunun yanıtını gazetemiz çarşamba günkü sayısında verdi. Eğer
bir yıldan kısa bir sürede bir ülkede 159 gazeteci tutuklanıyorsa,
178 medya kurulu kapatılıyorsa, 112 üniversiteden 4 bin 811
akademisyen işten atılıyorsa, barış isteyen 312 akademisyen
meslekten ihraç ediliyorsa, parlamentoda temsil edilen bir partinin
iki eş genel başkanı ve çok sayıda milletvekili tutuklanıyorsa, bir
partinin kazandığı 103 belediyenin 82’sine kayyım atanıyor ve
belediye başkanlarının 85’i tutuklanıyorsa o ülkenin Avrupa
Birliği’nde işi yoktur.
AKP’nin niyeti
İktidarının ilk yıllarında Avrupa Birliği ailesinin takdirini
kazanacak ölçüde reformları gerçekleştiren, üyeliğin olmazsa olmazı
olan Kopenhag kriterlerini uygulama sözü veren, nihayet adaylık
müzakerelerinin kapısını açan AKP, sonradan çark
etmiştir.
Nedeni, Avrupa Birliği’nin ölçütlerini uyguladığı takdirde toplumu
dizginlemesi amacıyla başvurduğu/ başvuracağı hukuksuzlukların
sınırlarını daraltacağına ilişkin öngörüsüdür.
Bu dönemde “Şangay Beşlisi” önerisi tartışılmaya, Rusya
ile yakınlaşma çabaları başlamıştır.
Avrupa Birliği, bir “siyasal İslam” projesi olan AKP’nin
ve liderinin “Ortadoğu’da patron olma” hayallerinin
karşısında en büyük engeldir. AKP, bu gerçeği gördükten sonra adım
adım AB’den uzaklaşmış, sonunda “Eyy… Avrupa” noktasına
gelinmiştir.
Sonuç
Türkiye demokrasisinin ikinci lige düşürülmesi AKP açısından
beklenen/istenen bir sonuçtur. Artık dilediği gibi at
koşturacaktır. Avrupa Konseyi Parlamentosu’nun kararına karşı ses
yükseltmeler senaryosu kötü bir tiyatrodur.
Cumhurbaşkanı bu karar sonrası yaptığı açıklamada. “Bu siyasi
bir karardır, tanımıyoruz” demiştir. Ya nasıl bir karar
olacaktı? Kültürel, sosyal ya da, ekonomik bir karar mı? Tabii ki
siyasal bir karar olacaktı.
AKP iktidarı bu karar sonrası ülkemizin başına gelecekleri
görmezden