Türkiye’nin en büyük adası ve en batı ucu olan Gökçeada uzunca bir süredir toprak talancılarının iştihalarını kabartıyordu. Nihayet bunlardan biri olan Merih Madencilik AŞ’nin 2013 yılında aldığı ruhsata dayanarak hazırladığı proje tanıtım dosyası bir süre önce Çanakkale Valiliği’ne sunuldu ve 4.12.2017 günü uygun bulundu.
Şimdi, başlayan ÇED sürecinin sonu bekleniyor.
Altın, çok değerli bir madendir fakat çıkartılma aşamasında kullanılan siyanür zehri çevre için büyük tehlike oluşturmaktadır. Siyanür, yüksek konsantrasyona sahip olduğundan toprağa ve suya geçip yok olmuyor. Havadan, sudan, topraktan meyve ve sebzelere geçerek insan vücuduna alınarak, çeşitli hastalıklara ve ölümlere yol açıyor. Beyin, akciğerler ve kalp üzerinde hızlı bir zehirleme etkisi bulunuyor.
Bir gram altın için bir ton toprak çıkarılıyor ve bu kadar toprak için 1.5 kilo siyanür kullanılıyor.
***
Gökçeada, 2011 yılında “cittaslow” (yavaş/rahat/ huzurlu) olarak tanımlanmış, doğal güzelliklere, tarihsel özelliklere, temiz kıyılara sahip bir adadır. Adaya gelen turist sayısı her yıl artmaktadır. Dünyada tek “cittaslow” niteliğine sahip ada olan Gökçeada’nın bir özelliği de tarımsal üretimin çok büyük ölçüde “organik” olarak yapılmasıdır.
Altın madenciliği adanın kendine özgü yapısını bozacağı gibi turizme de büyük darbe vuracaktır.
Maden araması için öngörülen bölgeye bir yeryüzü cenneti olan Laz Koyu da dahildir. Proje tanıtım dosyasındaki verilerde bölge çevresinde Damlar, Çamiçi, İncesu dereleri ile Şahinkaya Göleti bulunuyor. Deniz boyunca 4-5 km, deniz kara arası 3-4 km olan bu bölgede 44 noktada 1.100 metre sondaj gerçekleştirilecek, 423 ton kazı toprağı ortaya çıkacaktır. Projenin ÇED onayından geçmesi durumunda kazı toprağı miktarı katbekat artacaktır.
***