Referandum tarihi yaklaştıkça televizyon ekranlarındaki tartışma
programlarının düzeyi giderek düşüyor. Tartışmaların yerini kayıkçı
kavgaları alıyor.
Tartışmacı diye davet edilen konuşmacıların büyük çoğunluğu siyasal
bir tartışma için gerekli bilgi donanımından yoksun. Onlar
konuştukça ister istemez o üniversitelere devam eden öğrencilere
acımaya başlıyorsunuz.
Çünkü öğretmek için önce öğrenmek gerekiyor, bunlar ise hiçbir şey
öğrenmemişler ki öğretebilsinler. Doğal ki aralarında devlet ya da
vakıf üniversitelerinden olsun değerli bilim insanları da var ama
azınlıktalar.
Meydan ekran cambazlarında…
Program yapımcıları, konuşmacıları çoğunlukla cühela takımından
seçiyorlar çünkü bunlar o programlara fazladan izleyici
getiriyor.
Adlarının önündeki akademik unvanlara rağmen cahil kalmış bu
takımın belirgin ortak özelliği koyu bir bağnazlık olarak kendini
gösteriyor. Biat kültürüyle yetişmişler, feodal kültürden
besleniyorlar.
***
Bu, olağandışı bir durum değil. Ülkemiz ekonomisi her ne kadar
hızla kapitalistleşse de kapitalist üretim biçimi kendine özgü
üstyapı kurumlarını oluşturamıyor. Altı kaval üstü şeşhane benzeri
antagonist/ uyumsuz bir gerçek söz konusu.
Kapitalizm öncesi üstyapı kurumları bir tencere kapağı gibi
altyapıyı baskı altında tutuyor.
Dolayısıyla feodal kültürde yetişmiş, bu kültürden beslenen
insanlar burjuva ahlakına yabancılar. Yabancı oldukları ölçüde de
demokrasiden uzaklar. Oysa burjuva ahlakı demokratikleşmenin,
demokrasinin motorudur.