“Sanat, kültür ve bilimle insanların dünyasında açılan
pencereler, bizi yeni dünyalara davet ederken, geçmişten
geleceğe bir bağ da kurar. İnsanlığın mirası, her neslin
üzerine koyduğu yeni değerler ile gelişir, büyür, tekâmüleder.
Bize düşen bu ortak mirasa en büyük katkıyı yapmaktır. (…)
Unutmamalıyız ki, kültür ve sanatı küçümseyen toplumlar
kaybetmeye mahkûmdur. Bugün Batı medeniyeti, sadece teknolojik
ve bilimsel üstünlüğü ile değil, aynı zamanda kültür ve
sanat üretimindeki rolü ile dünyayı
yönlendirmektedir. (…) Şayet medeniyetimizin ışığını yeniden
yükselteceksek,bunun yolu her alanda gayret
göstermekten, üretmekten, eser ortaya koymaktan
geçiyor…”
İnsan, Sayın Cumhurbaşkanı’nın 9.2.2017 günü yaptığı bu konuşmayı
dinlerken, “Doğru söze ne denir?” demekten kendini
alamıyor. Ne var ki bu konuşma talihsiz bir rastlantıyla çeşitli
üniversitelerden 330 akademisyenin atıldığının ertesi günü
yapılıyor…
***
Hal böyle olunca bu sefer aynı insan, Sayın Cumhurbaşkanı’nın
bir gün önceki konuşmasını anımsayıp acı bir ironiyle “Hay
Allah, neden acaba?” diye mırıldanıyor kendi
kendine…
Öyle ya, devlet bir yandan bin bir emekle yetişmiş yüzlerce bilim
ve kültür insanını, akademik sanatçıyı sorgusuz sualsiz
üniversiteden atacak, öbür yanda devletin başkanı, “Şayet
medeniyetimizin ışığını yeniden yükselteceksek, bunun yolu her
alanda gayret göstermekten, üretmekten, eser ortaya
koymaktan geçiyor…” diye yol gösterecek.
Olacak şey mi?