Beş gündür Almanya’da Hamburg’dayım. Küçük
torunum Yağmur 18’ine girdi. Bir Noel
akşamı ailecek yemekteyken annesi Isgard’ın
sancılanarak hastaneye yetiştirildiğini, kısa bir süre sonra doğum
müjdesi aldığımızı bugün de aynı sevinç ve heyecanla anımsıyorum.
Babası, büyük oğlum Topraköğrencilik
yıllarımda Heidelberg’de dünyaya gelmişti. Şimdi 50 yaşında.
Aramızda 24 yaş fark var. Oldukça genç baba olmanın keyfini bugün
en küçüğü 18, en büyüğü 22
yaşındaki Camilya ile üç torun sahibi
olmuş olmakla sürüyorum.
Almanya’da Noel Bayramı üç günlük bir ritüel. 24 Aralık günü
ikindide aile bir çay-kahve-pasta saatinde bir araya geliyor.
Akşamında ise toplu yemekte buluşuluyor. Ertesi gün yine öğle
yemeğinde... Üçüncü gün yine yemek, bir restoranda kaz kızartması
ve kırmızı şarap...
Bu yıl bir eksiğimiz var; ortanca
torunum Davina liseyi bitirdikten sonra
dünya gezisine çıktı. Üç ay Güney Afrika’da kaldıktan sonra şimdi
ABD’de Teksas’ta. Gezisini gittiği yerlerde çalışarak karşılıyor.
Onun eksiğini küçük oğlum Emek’in (46)
yönetmenlik eğitimi almış, aynı zamanda başarılı bir sinema
oyuncusu olan,
sinemaseverlerin Fatih Akın’ın “Soul
Kitchen” filmindeki başrolüyle tanıdığı altı yıllık kız
arkadaşı Anna Bederke tamamlıyor.
***
Biliyorum, yazdıklarım çok özel şeyler… Okurlarım benden içerikleri siyasal, toplumsal yazılar bekliyor. Fakat ne değin ideolojik, siyasal, toplumsal angajmanı olsun bir yazarın da dengelenme açısından beslendiği bir özel hayatı var.