Çarşamba günü haberleri izliyorum
televizyonda.
İlk haber Burdur’un Bucak ilçesinden. Devlete
ait bir rehabilitasyon ve bakım merkezinde 10 yaşında engelli bir
çocuk öğretmeninden dayak yiyor.
İkinci haber İstanbul Maltepe’den. Eşiyle
boşanma sürecinde olan bir baba, 2 ve 4 yaşındaki kızlarını
öldürdükten sonra intihar ediyor.
Van’da bir hastane önünde bir adam kucağında
bir bebek puseti taşıyan bir kadını defalarca tekmeliyor ve
yumrukluyor. Adam kadının eşi. Kadını dövme gerekçesini şöyle
açıklıyor: “Yavaş yürüyordu,
sinirlendim.”
Bu da dünkü ilk haberlerden biri. Aksaray’da
hareket halinde bir otomobile ateş açılıyor. İki ölü!
***
Umut Vakfı verilerine göre 2016 yılında 2
bin 720 bireysel silahlı olay ulusal ve yöresel medyaya yansımış.
Bu olaylarda 2 bin 56 kişi ölmüş, 1961 kişi yaralanmış. Kadın
Cinayetlerini Durdurma Platformu verilerine göre de 2017 yılında
409 kadın erkekler tarafından öldürülmüş, 387 çocuk cinsel
istismara uğramış, 20 çocuk cinayete kurban gitmiş.
Aile bireylerinden biri olduğunu savladığımız
Avrupa ülkelerinin hiçbirinde bu görüntüler yok.
İnsanların birbirlerine karşı sevgisizliğinin,
saygısızlığının giderek arttığı ülkemizde cinayet sayılarının da
giderek artacağını söylemek kehanet değil.
“Şedit” bir toplum olmaktan bir an
önce kurtulmamız gerekiyor.
***
Uzmanlar bu kötü gidişin ancak doğru dürüst
bir eğitimle önlenebileceği görüşündeler. Ne var ki AKP iktidarının
elinde yaz boz tahtasına dönmüş eğitim sistemimizle bu kötü gidişe
“dur!” demek olası değil. Eğitimimizin ne denli başarısız
olduğu OECD’nin her üç yılda bir açıklanan PISA sonuçlarında ortaya
çıkıyor.
72 ülkede yapılan araştırmalara göre bilim,
matematik ve okumada başı Singapur, Finlandiya, Kanada ve Japonya
çekiyor. Öğrencilerimiz özellikle “okuduğunu anlamada” son
sıralarda. Okuttuğunu anlatmaktan aciz bir eğitim sisteminden ne
beklenebilir?
Singapur ve Finlandiya az nüfuslu ülkeler;
eğitim sistemleri merkezi. Kanada ve Japonya’da ise eğitim ademi
merkeziyetçi. Kanada’da eğitim sistemi 10 ayrı eyalete göre
farklılıklar gösteriyor. Japonya’da ise 1947’den bu yana eğitimin
ağırlığı özerk yerel yönetimlerde.
***