Referandum sonuçlandı. Şaibeli bir sandık savaşımında “evet” çok
az farkla da olsa önde çıktı. Yüksek Seçim Kurulu’nun kararı
ortada; hukukun ayaklar altına alındığı bu ortamda başka bir karar
beklenmiyordu zaten. Anayasa Mahkemesi’ne ve Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’ne başvuruların da olumlu çıkacağını pek sanmıyorum.
Dilerim yanılırım…
Bu süreçler ilerlerken, biz işimize bakalım derim. Önümüzde Kasım
2019 seçimlerine kadar iki uzun yıl var. Bu iki yılda birçok şey
değişebilir/değiştirilebilir.
***
İstanbul, Ankara, İzmir gibi Türkiye’nin en büyük kentlerinde
“hayır” oylarının “evet”e baskın çıkması önemlidir, umut
vericidir.
İstanbul’u ele alacak olursak burada “evet” oylarının çoğunlukta
olduğu ilçeler şunlardır: Arnavutköy, Bahçelievler, Bağcılar,
Başakşehir, Bayrampaşa, Beykoz, Beyoğlu, Çekmeköy, Esenler, Fatih,
Gaziosmanpaşa, Güngören, Kâğıthane, Pendik, Sancaktepe,
Sultanbeyli, Sultangazi, Şile, Tuzla, Ümraniye ve Zeytinburnu.
Bu ilçelerdeki toplam seçmen sayısı 5 milyon 750 bin 468’dir.
“Evet” oylarının toplamı ise 2 milyon 826 bin 203’tür. Bu açıdan
değerlendirildiğinde “evet” oyu verenlerin toplamı % 49.1’dir. Buna
göre bu ilçelerde 2 milyon 924 bin 265 seçmen ya “hayır” oyu vermiş
ya da çeşitli nedenlerden ötürü oy kullanmamıştır. % 50.9’luk bu
oran iki yıllık titiz bir çalışmayla yükseltilebilir.
Benzer durumlar Ankara ve İzmir için de geçerlidir.
Her üç büyük kentte de “evet” oyu kullanan seçmenlerin büyük
çoğunluğu kırsaldan kentlere görece yakın zamanlarda göçmüş, henüz
kentlileşme sürecini yaşayan bireylerdir.
Yukarıda da değinildiği gibi bu kesimlere yönelik çalışmalar sayıca
büyük bu potansiyelin önemli bir bölümünü “hayır”a
kazandırabilir.
***
Başta CHP olmak üzere muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri el ele, omuz omuza vererek ülkemizin ve toplumumuzun makus talihini iyiye, olumluya dönüştürebilirler.