Bir mottoları var.
Diyorlar ki...
“İyi birey, iyi vatandaş, iyi futbolcu...”
Zaten ilk ikisi olmadan; işinizi de iyi yapamıyorsunuz.
Kalıcı başarılar ancak iyi bir altyapıyla oluyor.
O yüzden Altınordu’yu seviyorum.
Herkes milyon dolarlara yıldız peşinde koşarken; onlar yıldız
olabilecek gençlerin peşindeler...
Herkes medyatik projeler peşindeyken; onlar mütevazi ama kalp
kazanan adımlar peşindeler....
Yeni uygulamaları da pek hoşuma gitti.
Altınordu; sporda şiddetin çok sık konuşulduğu bir dönemde şimdi de
“iyi taraftar” konusunda önemli bir adım atıyor.
Peki ne yapmışlar?
Futbol Okulları’ndan her iç saha maçına 1000 çocuğa pasolig kartı
çıkarmışlar.
Hayallerinde iyi birer sporcu olan bu gençler şimdi maçlara gelip
takımlarını destekliyorlar.
Ve bunu büyüklerine ders verecek şekilde yapıyorlar.
İşte bu fotoğraf Altınordu Ankaragücü maçında çekilmiş.
O 1000 genç tribünlerdeki ilk derslerinde “Rakibe saygı ve önce
centilmenlik” konusunu işlemişler.
6 ile 10 yaşlarındaki o gençlerin bazıları gelecek yıllarda sahada
futbol oynayacak, belki de birer yıldız olup Türkiye’nin en iyi
futbolcuları arasında olacak.
Ama daha da önemlisi iyi bir sporsever olması...
Altınordu’yu seviyor ve takdir ediyorum.