Son yıllarda TÜRKONFED çarpıcı araştırmalar yayınlıyor, hepsini de büyük bir ilgiyle takip ediyorum.
Son raporun tanıtımını dün İzmir’de yaptılar.
“Kent-Bölge: Yerel Kalkınmada Yeni Dinamikler: Türkiye’nin
Kentlerinden Kentlerin Türkiyesi’ne” raporu...
Benim de çok sık yazdığım bir konuya bilimsel bir bakış açısıyla
bakmışlar.
Ben şunları yazıyorum bir süredir.
Birincisi ekonomik kalkınma için önce güçlü bir demokrasi ihtiyacı
var.
İkincisi de artık ülkelerin değil; kentlerin, bölgelerin yarışı
yaşanıyor.
Kadooğlu’yla sohbet ederken benzer yorumlar yaptık.
Şöyle dedi:
“Gelişmiş bir ekonomi için gelişmiş bir demokrasi kültürüne
ihtiyacımız var. Çünkü demokrasinin geliştiği toplumlarda darbelere
ve darbeci zihniyetlere geçit verilmez. İş dünyası olarak temel
beklentimiz 15 Temmuz’ların bir daha yaşanmaması adına liyakat,
kurumsallaşma ve hayatın normal akışına dönmekten; demokrasi,
hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı gibi evrensel ilkeler
çerçevesinde yeniden bir yapılanmadan geçmektedir. Türkiye’nin
büyümesinin devamlılığı, bu ilkelerin özümsenmesiyle birlikte yeni
bir kalkınma modeli yaratılmasından geçmektedir.”
Katılıyorum.
Her şeyden önce demokrasiye bağlılık; ama yetmez...
Gelişmiş bir demokrasi de lazım.
Bu da yetmez...
Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı da lazım.
İtirazı olan var mı?
Ali Eroğlu, Levent Akgerman, Deniz Sipahi, Tarkan Kadooğlu, Seda Kaya, Hasan Küçükkurt
İzmir önemli bir adrestir
Başka ne diyor TÜRKONFED Başkanı Tarkan Kadooğlu...
“Günümüzde küreselleşmenin yerini kentleşme almıştır. Kentler marka
ve rekabetçilik güçleriyle bölgelerinin ve ülkelerin kalkınma
dinamiklerini harekete geçiren ana unsurlar olarak ön plana
çıkmaktadır. Ulusal kalkınma programlarının, bölgesel bakış yerine
kentler temelinde bir yaklaşımla hazırlanması daha doğru sonuçlar
yaratacaktır.”
TÜRKONFED’in İzmir’de bu toplantıyı yapması boşuna değil.
Belki içinde yaşarken gelişmeleri tam anlamıyor olabiliriz.
Ama İzmir son dönemde herkesin çok konuştuğu bir kent...
Sadece Türkiye’de mi, ben Avrupa’ya çıktığımda bunu
hissediyorum.
Elbette İstanbul’un yeri çok ayrı ama İzmir de giderek yükselen bir
değer.
Kadooğlu şunlara dikkat çekiyor.
“Kişi başı gelirin 14 bin doların üzerinde olduğu İzmir’in
potansiyelleri düşünüldüğünde tarım, sanayi ve hizmet sektörlerinde
gerçekleştirilecek dönüşüm ve strateji eylem planları önemli bir
ekonomik rol model yaratabilir. İzmir’de yerelden başlayacak
kalkınma hamlesi, yakın çevresindeki kentleri, bölgeyi ve ülkeyi
doğrudan etkileyecek dinamizmi ortaya çıkaracaktır.”
Katılıyorum ve ekliyorum.
Her şeyi İstanbul’a düşünmek, her şeyi İstanbul’dan düşünmek dönemi
kapanıyor.
Çünkü Türkiye İstanbul’dan ibaret değil.
İzmir Türkiye’nin hem demokrasisinde, hem de ekonomik kalkınmasında
yeni bir modelin önemli adreslerinden biridir.