İsyan ettiren bu artışlar karşısında bir tek belediye meclis üyesi
özeleştiri yapıp “Kantarın topuzunu kaçırmışız” demedi.
Ev sattıracak bu emlak vergisi artışları karşısında Takdir
Komisyonu’nu oluşturan hiçbir üye “Bizim de evlerimiz var, biz de
nasıl bu işin altına imza attık” demedi.
Ya yanlış yapmış olmanın utancıyla diyemiyor.
Ya da siyasette geri adım atmak, özür dilemek bir acizlik olarak
algılandığı için sessiz kalıyorlar.
Konuşun arkadaşlar...
Her yerde konuşuyorsunuz.
Kürsü bulduğunuzda, mikrofon bulduğunuzda konuşuyorsunuz.
Hatta susmuyorsunuz.
Kendinizi, icraatlerinizi ballandıra ballandıra anlatırken
susmuyorsunuz.
Şimdi...
Derin bir sessizlik var.
Ya “Mahkeme bu süreci askıya alsa da konuşmamıza gerek kalmasa”
diye...
Ya da “Başka gelirimiz yok. Zammı yaptık yaptık, yoksa bu
bütçelerle idare etmek zorundayız” diye düşünüyorsunuz.
Bana göre bu haksız artışlara mahkemeler izin vermez;
vermeyecektir.
Yoksa dün yazdığım gibi çalışırken binbir zorlukla ev alıp
emeklilikte biraz rahat etmek isteyenler; emeklilik günlerinde o
oturdukları evleri satmak zorunda kalacaklardır.
Kira gibi emlak vergisi
Bildiğim kadarıyla bir belediye başkanının maaşı öyle abartılı
değil. Hatta bazılarından “Kira gelirim olmasa, geçmiş birikimlerim
olmasa belediye başkanlığı yapılmaz” diye çok duydum.
Belediye meclis üyelikleri de öyle...
Yine bildiğim kadarıyla girdikleri oturum başına, temsil ettikleri
komisyonların toplantıları kadar bir para alıyorlar.
Kaldı ki; bu görevler gelip geçicidir.
Bugün oturdukları koltuklar yarın yoktur.
Siyaset böyledir...
Şunu demek istiyorum.
Kira vergisi artışlarıyla ilgili parmak kaldıran, onay veren,
altına imza atan herkes emlak vergisi veriyor.
Eğer iş sahibi değilseniz; ayın sonunda elinize geçen para emekli
maaşınızdan ya da geçmiş birikimlerinizden başka bir şey değil.
Ve düşünün...
Aylık bin lira, bazı bölgelere göre 2 bin lira, hatta 3 bin lira
emlak vergisi vereceksiniz.
Kira öder gibi...
Elektrik, su parası yok.
Evin başka aidatları da yok.
Evinizin mutfak masrafı da yok.
Çok değil ayda iki kere dışarıda yiyeceğiniz mütevazi yemek de
yok.
Çocuğunuza, torununuza alacağınız minik bir hediye de yok.
Ayda sadece 2 bin lira emlak vergisine vereceksiniz.
Afedersiniz ama siz belediyeler bütçemize ortak mısınız?
Gölge vatandaş
Valla ben öyleyim.
Gördüğümü, duyduğumu hem yazıyorum; hem de ilk gördüğümde belediye
başkanlarına, bürokrasisine söylüyorum.
Şimdi bu “gölge vatandaş” büyükşehir belediyesi bünyesinde de
uygulanacak.
Yani sizler de bir müfettiş gibi hizmetleri denetleyeceksiniz.
Tabii kolay bir şey değil.
Çünkü 24 saat denetleme var.
Eksik, yanlış bir şey olduğunda “gölge vatandaş” telefonun bir
ucunda olacak.
Ama ne olursa olsun; faydalı bir proje diye düşünüyorum.
Böylece gören gözler, duyan kulaklar artacak; çözüm bulmak daha
kolay olacak.
Bu uygulamayı başlatmak bir belediye için de özgüven demektir.
O yüzden büyükşehir belediyesini de tebrik ederim.
Bir de eleştiri
“Gölge vatandaş” uygulaması için nasıl tebrik ediyorsam; bir
eleştirimi de yine burada yazmak isterim.
Tramvay inşaatı son sürat devam ediyor.
Karşıyaka bitti, çok da güzel oldu.
Güzel olacağını biliyordum.
Hele Bostanlı bir Avrupa kentinden farksız oldu.
Şimdi sıra karşıda; Konak tarafında...
Ama sıkıntı büyük, her yerde şantiye görüntüsü var.
Trafik berbat, kentin tamamında bir sıkışıklık var.
Geçtiğimiz yıllarda yazın rahat olan sokaklarda şimdi kış yoğunluğu
var.
Elbette bu sıkıntının ardından Karşıyaka’daki gibi güzel şeyler
olacak.
Ama anlıyorum ki, sadece tramvay inşaatı yok, paralelinde başka
imalatlar da yapılıyor.
Böyle olunca bir yerden kurtulup diğerine yakalanıyorsunuz.
Örneğin geçen gün gazeteden çıkıp Çeşme’ye iki buçuk saatte
gittim.
Normalde bu sürede Marmaris’e gidersiniz.
Yani insanlar biraz isyanda...
Bilginiz olsun.