AŞAĞIDAKİ cümledeki kent ismini istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz.
Ben İzmir olarak seçtim.
Siz de kendinizi nerede iyi hissediyorsanız, o kentin adını yazabilirsiniz.
***
Soruyorum...
İzmirli olmak için İzmir’de doğmak mı gerekir?
***
Benim cevabım şu...
Kesinlikle şart değil.
İzmir’de doğmamış olabilirsiniz, ama kendinizi burada mutlu, huzurlu, iyi hissedebilirsiniz.
Kendinizi bu kente ait hissedebilir ve hayatınızın sonuna kadar buradan yaşamak isteyebilirsiniz.
***
Tekrar ediyorum.
İzmirli olmak için İzmir’de doğmuş olmanız gerekmez.
Ama hangi kentte yaşıyorsanız yaşayın, oranın gelişmesi, değişmesi, modern ve ideal bir yere dönüşürken geçmişini, hafızasını, anılarını, değerlerini korumak için de bir şeyler yapmalısınız.
O yüzden dışarıdan bakmak, seyirci kalmak, iyi niyet beslemek yetmez, elinizi taşın altına da sokmalısınız.
O kenti yaşamalısınız, yaşatmalısınız.
Sosyal hayatının içinde olmalısınız, ekonomisini büyütmeli, sanatını desteklemelisiniz.
Ve lütfen sporunu da unutmayınız.
***
Özetle...
İzmirli olmak için, İstanbullu olmak için, Ankaralı olmak için İzmir’de, İstanbul’da, Ankara’da doğmuş olmanız gerekmiyor.
Gereğini yapmanız yeterli.
Bir kente ait olmak öyle kolay değil...
KSK Başkanı Büyükkarcı’ya düşen
EN baştan söyleyeyim.
Bu bir spor yazısı değil.
Lütfen yazıya öyle bakın.
Karşıyaka, Türkiye’nin en eski, en köklü kulüplerinden biri olarak kabul ediliyor.
Kuruluşu 1912...
Atatürk’ün üç kere ziyaret ettiği ender kulüplerden biri...
Belki de tektir.
Armasının içinde ay yıldız taşıma hakkına sahip üç kulüpten de biridir.
Karşıyaka’yı sadece bir spor kulübü olarak görmeyin.
Genç Cumhuriyet’in ilk sivil toplum örgütlerinden biridir aynı zamanda...
Spor ve sanat nasıl toplumu birleştiren en güzel temalardan biriyse, 1912’lerde Karşıyaka da İzmirlilerin bir araya geldiği, ülke meselelerini konuştuğu, yeni Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı yerdir.
İşte, böylesine önemli bir kulüp, tarihinin en sıkıntılı günlerini yaşıyor.
Öylesine zor günler ki, kulübün suyu ve elektrikleri kesik, kapısına kilit vurulmuyorsa, bilin ki, geçmişin suyu hürmeti adınadır.
Bu kulübün buralara nasıl geldiği konusu ayrı bir tartışmadır.
***
Özeti şudur...
Karşıyaka kötü yönetilmiştir, sportif başarısızlıklar da bu sonu hızlandırmıştır.
***
Şimdi ilk yazımda sorduğum soruya geliyorum.
İzmirli olmak için İzmir’de doğmak mı gerekir?
Ya da şöyle sorayım.
Karşıyakalı olmak için Karşıyaka’da oturmak mı gerekir?
Değil kardeşim...
Gerekmez... Gerekmiyor.
***
Bu sıkıntılı günlerde Karşıyakalılar kampanyalar yapıp silinecek puanları son anda kurtardılar.
Ama borçlar o kadar fazlaydı ki, bir dosya kapanıp diğeri açıldı.
Dosyaların sonu gelecek gibi gözükmüyordu.
Birkaç hafta önce Karşıyaka’nın olağanüstü kongresi yaklaşırken, umutların azaldığı günlerde Folkart bir el uzattı.
Mesut Sancak, “1912’de kurulmuş bir kulübün kapanma noktasına gelmesini İzmirliler kaldıramaz” dedi.
***
Büyük camiaları bilirim.
Geçmişin büyük hatıraları bazen adım atmayı geciktirebilir.
O günlerde de tartışmalar yaşandı.
“Kulübün üyesi bile olmayan kişiler kulübü nasıl satın almaya kalkar” gibi laflar da edildi.
***
Bak kardeşim...
Üyesi bile olmadığını söylediğiniz kişi, Karşıyaka’nın en zor günlerinde, 18 puanlık cezayı kaldıran ödemeyi yaparak Karşıyaka’ya nefes aldırdı.
Yaşar Holding’in yıllardır yaptığı gibi...
Temlik koymadan, çetelesini yapmadan...
Mesut Sancak’a Karşıyakalıların teşekkür etmesi gerekir.
Ama kulübün bir şey daha yapması lazım.
Başkan Turgay Büyükkarcı’ya düşen Mesut Sancak’ı Karşıyaka Spor Kulübü kongre üyesi yapan dosyayı imzalayıp kendisine götürmesidir.
***
Duyarsız kalmadığı için, verdiği sözü tuttuğu için, İzmir sporuna verdiği destek için...
Kendini iyi hissettiği kente katkı yaptığı için...
Ben de Sancak’a teşekkür ediyorum.
Mesele şudur
YAŞADIĞINIZ kente, ülkeye katkı yapmaktır.
Oranın sorunlarına duyarsız kalmamaktır.
O kentin size verdiklerini yine o kentle paylaşmaktır.
Kurtuluş Altınordu formülünde