Ben statlara güzel vakit geçirmeye, biraz eğlenmeye, sporun birleştirici gücünü hissetmeye, hayatın günlük temposundan uzaklaşmaya gidiyorum.
Yani benim için spor biraz hobi, biraz eğlence, biraz da terapi gibidir.
Oğlum Atlas’a da bunları anlatıyorum.
Neler hissettiklerimi, spora olan tutkumun bana kazandırdıklarını...
Atlas’a fanatik değil, taraftar olmayı öğretmeye çalışıyorum.
Ben anlattıkça yaşadıkları, 12 yaşında olmasına rağmen hayatla ilgili deneyimleri hepimizi zorluyor.
Eminim birçok anne baba benim gibi hissediyor.
Özellikle futbol çığırından çıkmış durumda. Bir takım aidiyetinden sıyrılarak bunları yazıyorum. Olaylara Galatasaraylı, Fenerbahçeli, Beşiktaşlı ya da tuttuğunuz bir takımın gözünden baktığınızda çok başka bir sonuca varıyorsunuz. Başka bir pencereden baktığınızda da gerçekten üzülüyorsunuz.