ŞU fotoğrafı gördünüz mü?
İstanbul değil; Bodrum...
Bodrum’u bilenler son yıllarda trafiğin giderek İstanbul’a benzediğini söylüyorlar.
Ben de her fırsatta bunu yazıyorum.
Çeşme, Bodrum gibi yerlere özel bir statü kazandırılmalı.
“Özel statü” olmaz deniyorsa; Türkiye’nin bu marka tatil yerleri için özel bütçeler tahsis edilmeli...
Düşünün kış nüfusuna göre bütçe alıyorsunuz ama harcamalarınız bu bütçenin çok ama çok üzerinde...
Kış nüfusuyla yaz arasında büyük fark var.
Aslında Bodrum için giderek artan bir kış nüfusu da var.
Yakın bir zamana kadar büyük şehirlerin o kaosundan emekli olunup kaçılırdı.
Şimdilerde ise emeklilik beklenmeden Bodrum’a, bu güzel tatil yerlerine gidiliyor.
Ben arada kışın da gidiyorum.
Ve görüyorum ki; restoranlar hep dolu, kültür merkezleri dolu...
Ve trafik hep kalabalık...
En son Bodrum Ekonomi Zirvesi için mayıs başında Bodrum’a gitmiştim.
İnanın şehir trafiğinden 45 dakikada çıkamadım.
Özetle...
Bir şeylerin yapılması gerekir.
Bu da yerel bütçelerle olmuyor.
Hükümetlerin, devletin ve elbette belediyelerin birlikte hareket etmesi gerekir.
İzmir, İstanbul, Ankara’nın yeni çevre yollarına ihtiyacı var ama net söylemem gerekirse Bodrum’un da çok acele bir çevre yoluna ihtiyacı var.
Şundan mutluyum
BU seçimde her parti daha fazla demokrasi diyor.
Her parti bireysel özgürlükler diyor.
Her parti adalet diyor.
Her parti kadın hakları diyor.
Her parti ekonomi diyor.
Bazı kavramlar soyut diyebilirsiniz.
Oysa o kavramlar aslında bizim günlük hayatımızın vazgeçilmez değerleri...
Ekmek gibi, su gibi...
Türkiye daha fazla konuşmalı, daha fazla tartışmalı, daha fazla sorgulamalı...
Ve demokrasiyi başımızın tacı yapmalı...
Politikada her olasılık var
SİYASET ilginç bir şey...
Bir süre öncesine kadar ABD Başkanı Trump, twitter üzerinden Kuzey Kore Lideri Kim’e söylemediğini bırakmıyordu.
Para piyasaları olabilecek bir sıcak savaş ihtimali üzerine epeyce çalkalanmıştı üstelik...
Ama sonra iki lider arasında bir lider olabileceği söylentileri yayıldı.
Yapıldı, yapılmayacak derken; o zirve Singapur’un sembolik adresinde Sentosa’da yapıldı.
Yani özetle...
Siyasette her şey olabilir, hiçbir şey için “evet” ya da “hayır” dememek lazım.
Peki kötü mü oldu?
Hayır...
Diyalog her zaman önemli ve ben arkasında başka planlar olsa da bu zirvenin yansımalarının olumlu olacağını düşünüyorum.
Türkiye’de de siyasetin dili artık yumuşamalı...
Evet; 24 Haziran’da sandık başında olacağız, seçimlere giderken meydanların dili hep sert olur ama yine takvim kısa, 25 Haziran’dan itibaren kendi, gerçek gündemimize dönmek zorundayız.