Başarının tesadüfi olmadığını anlatan, kanıtlayan örneklerden
sadece biri Obradoviç...
Öyle kolay değil, 9 kez Euro Lig şampiyonu olmak...
Ve bu kadar da mütevazı olmak...
Ne diyor Obradoviç:
“Oyuncular size göre yıldız, bana göre değil. Onlar benim oyuncum,
ben de koçlarıyım. Herkes hata yapar, en iyi oyuncular bile. Ben,
‘Her şey çok güzel gidiyor, en iyi sensin!’ demem, gerçek neyse onu
söylerim. Dahası, en iyi oyuncuların daha fazla sorumluluğu var.
Her konuda örnek olmalılar. Eğer yıldızsanız, en iyisiyseniz,
arkanızda 30 milyon insan var. Sizi izliyorlar, hakkınızdaki her
şeyi, nereye gittiğinizi, ne yaptığınızı biliyorlar. Bu nedenle bu
sorumluluğu taşıyacak bilince sahip olmanız gerekiyor.”
Bu kadar basit aslında...
Bu kadar net...
Ama şu ego yok mu, ah şu egolarımız yok mu?
“Olduk, bundan sonrası yok” fikri beyne yerleşti mi, asıl sorunlar
başlıyor.
Hakikaten hayat dersi veren sözler...
Ve bir şey daha söylüyor Obradoviç:
“Deha meha yok, çalışmak var! Yetenek de yeterli değil. 25 yıldır
koçluk yapıyorum. Bir yığın yetenekli oyuncuya koçluk yaptım, bir
kısmı kaybolup gitti.”
Ve bir şey daha:
“Saygı. Bunu bana babam öğretmişti. Saygı görmek istiyorsan,
saygılı olacaksın!”
Karşındaki insanlardan ne görmek istiyorsan, öyle
davranmalısın.
Ne bir eksik, ne bir fazla...
Hayat böyledir.
İnsan kendini sorgulamaz mı?
İLGİNÇ bir dönem yaşıyoruz.
Aslında dünya ilginç bir dönemden geçiyor.
Ama Türkiye’de yaşadıklarımız gerçekten ileride nasıl yazılacak,
nasıl değerlendirilecek merak ediyorum.
***
Bir Fransız okulunda okudum.
Disiplinli, tatlı sert bir okuldu; Saint Joseph...
Dersler, etütler; başımızı kaldıramazdık.
Ama dersler kadar hayatı da konuşurduk.
Ve sorgulardık.
Hayatı sorgulamamızı, insanlığı anlamamızı isterlerdi.
Hayal kurmamızı teşvik ederdi.
Elbette bize özgü değildi bu anlattıklarım, birçok okulda benzer
eğitimleri görüyorum.
Ama ben kendimi anlatıyorum işte...
Sorguladığınız zaman itiraz eden biri oluyorsunuz, kaderinize razı
gelmiyorsunuz.
Ve de kendinizi sıkça eleştiriyorsunuz.
***