Beni ilgilendiren o görüntüler...
Büyükşehir Meclisi’nde üyeler birbirine giriyor, üstüne yürüyenler
mi dersiniz, küfredenler mi, güreş yapanlar mı?
Siyasete uzak durmamın, kalmamın işte haklı gerekçelerinden
biri...
Ankara’da, Meclis’te bu görüntüler olursa her kentin meclisinde de
bunlar olur.
“Normaldir” diyebilirsiniz.
Ben bunu kabul etmiyorum işte...
İnsan her konuyu tartışır, her konuyu konuşur ama bunun için
savaşmak zorunda değildir, birbirine zarar vermek zorunda değil,
siyaset kurumunun algısını bozmak zorunda değildir.
Bir kere İzmir’e hiç yakışmadı.
İkincisi yıllardır birbirini iyi tanıyan bu insanlar adam gibi
oturup bir konuyu ele alamayacaksa lütfen bir sonraki dönem aday
olmasınlar.
Kuş Cenneti’nin gerçekten bir cennet olduğunu da unutmasınlar.
Bugünkü Göztepe
Karşıyaka farkı
GÖZTEPE’nin de, Karşıyaka’nın stat ihaleleri yapıldı.
Ve her ikisini de Rönesans Holding’e bağlı REC Uluslararası İnşaat
Yatırım Sanayi ve Ticaret A.Ş. aldı.
Rönesans, Türkiye’nin en saygın gruplarından biri ve yaptığı her
işi hakkıyla yapan bir holding...
İhaleleri Rönesans’ın almasından dolayı mutluyum.
Bu demektir ki, en iyileri yapılacak.
Ancak şöyle bir durum var.
Göztepe’nin stat ihale bedeli 218 milyon, Karşıyaka’nınki 62
milyon...
Karşıyaka’nın inşaatı daha önce başlayıp yarım kaldığı için maliyet
farkının bundan olduğu söyleniyor.
Doğru; Karşıyaka’da kazı yapıldı, temellerin büyük çoğunluğu da
tamamlandı.
Ancak Göztepe’nin stadında 12 bin metrekarelik bir ticari alan daha
var.
Hep söylüyorum.
Göztepe iyi yönetiliyor.
Ve profesyonelce işler yapılıyor.
Mehmet Sepil ve ekibi en küçük ayrıntıya kadar projenin
takipçisi...
Doğrusu da bu, işin bir sahibi var.
Her iki kulübün de kalıcı gelirlere ihtiyacı var.
Yoksa bu külfetin altından kalkmak çok zor.
Söyleyeceğim şu...
Karşıyaka’nın elbette bir yönetimi, divan kurulu ve büyük bir
camiası var.
Ama şu an detaylarla ilgilenecek pek kimsesi yok.
Ahmet Piriştina
ANMA günü gelince anlıyorum ki, çok sene olmuş.
13 yıl...
Bazen, “Ne çabuk geçti” diyoruz; bazen de, “Sanki dün gibiydi”
diyoruz.
Ama geçmiş işte...
15 Haziran 2004, sıcak bir haziran günüydü.
Hüzün çökmüştü içimize ve çok sevdiğimiz bir dostumuzu,
arkadaşımızı, abimizi sonsuzluğa uğurlamıştık.
Yıllar geçiyor, hayat devam ediyor; her şeye rağmen...
Ahmet Piriştina nurlar içinde uyu...
Kuşadası’nı yeniden keşfedelim