AZİZ Kocaoğlu’nun, “Aday değilim” demesinden sonra kamuoyunda bu kadar çok ismin konuşuluyor olması şaşırtıcı mı?
Bence değil...
Daha çok isim duyacağız göreceksiniz.
Aday adayı bolluğu olacağını herkes bekliyordu zaten...
Çünkü CHP’de şöyle bir algı var:
“İzmir’de kimi koysak seçimi alırız.”
Böyle olunca, seçileceğini garanti gören herkes aday adaylığını
açıklar, açıklamasa da gizliden kulisini yapar.
Ama şunu söyleyeyim.
Hiçbir seçim göründüğü gibi değildir.
Ve siyasette hiçbir şeyin garantisi yoktur.
Yani zamanın ruhunu iyi izlemek, iyi okumak lazım.
***
Gelin, şöyle bir geriye gidip bakalım.
80’lerde, 90’larda İzmir CHP’nin kalesi miydi?
Bunu kimse söyleyemez.
Burhan Özfatura, Anavatan’ın adayı olarak seçimleri kazandı, sonra
da Doğru Yol Partisi’nden girip başkan seçildi.
Arada bir dönem Yüksel Çakmur vardı.
Ben İzmir’i hep demokrasi aşığı bir kent olarak gördüm.
Ve bu gelenek devam ediyor.
İzmir’in, İzmirlilerin demokrasiye olan bağlılığı vardır.
İlkeler, prensipler, projeler, hedefler, vizyonlar ön planda
olmuştur.
***
Dolayısıyla İzmirliler için adayların vizyonu, söyledikleri,
yaptıkları çok önemlidir.
99’da Türkiye’de DSP rüzgarı esti. DSP seçimlerden birinci parti
çıktı. Ama en büyük çıkışlardan birini İzmir’de yaptı.
Ahmet Piriştina bu rüzgarı tetikleyenlerden biri oldu.
DSP, hem büyükşehiri aldı, hem de ilçelerde büyük bir zafer
kazandı.
Ama aynı DSP, birkaç yıl sonra baraj altında kaldı ve büyük bir
hayal kırıklığı yaşadı.
Piriştina bu erimeyi fark ederek, CHP’den gelen teklifi kabul etti
ve bir sonraki dönem CHP’den seçimlere girdi.
Vefatından sonra da koltuğa Aziz Kocaoğlu oturdu v...