Biliyorum zor, ama yine de deniyorum ve ilgimi çeken öykülerin
içine dalıyorum. İnanın o kadar iyi geliyor ki...
Türkiye’de güzel şeyler de oluyor. İzmir’de hele çok güzel şeyler
oluyor.
Bu öyküleri duydukça, yeni insanlar tanıdıkça, tanıdığım insanların
başarılarını dinledikçe kendime geliyorum.
Bana doping oluyor. Bu Pazar öyle öykülerden birini anlatacağım
size...
Hayata hazırlanmak öğrenciyken başlar
MELTEM Kolday’ı uzun yıllardır tanıyorum.
Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Görevlisi...
Hacettepe Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümü mezunu, sonrasında
Bilkent’te çalışmış. “Öğrenciye ders anlatmanın dışında
öğretmenlerin öğrencileri hayata hazırlamakla ilgili çok daha üstün
bir görevleri olduğunu orada öğrendim” diyor Meltem...
Öğrencileri kendi çocukları gibi gören hocaları her zaman takdir
etmişimdir. Yıllarca birçok üniversitede ders verdim, gördüğüm en
büyük eksiklik buydu.
Yani çocuklarımızı hayata hazırlamak, iç motivasyonlarını artırmak,
gelecek hayalleri kurdurmak.
Ve iş hayatının dalgalarıyla başa çıkmayı öğretmek...
Meltem Kolday’ı bugün size anlatmamın sebebi de bu...
Dokuz Eylül’de güzel şeyler yapıyor.
***
Önce fakülte ile TOBB İzmir Kadın Girişimciler Kurulu arasında 2013
yılında bir işbirliği protokolü yaptırıyor. Bu protokolden “iş
yaşamında kadın” diye bir ders yapıyorlar. Fakültenin tüm
bölümlerinin 3. ve 4. sınıflarına açık seçmeli bir ders, ama ilk
gün, ilk beş dakikada kontenjanı doluyor. Her hafta iş hayatından
başarılı kadınları konuk ediyorlar. Tabii, bazen başarılı iş
erkekleri de oluyor.
Kolday diyor ki...
“Öğrencilerimiz başarısızlık, hayal kırıklıkları, çöküşler,
yanılgılar olmadan hayatta düz bir çizgide ilerlemenin mümkün
olmadığını ama mücadele etmenin, inandığı şeyin peşinden gitmenin,
esnek olabilmenin önemini ve hayatı başarmanın pek çok yolu
olabileceğini görüyor. Her hafta farklı bir sektörün dinamikleri
hakkında bilgi sahibi oluyor.”
Bence bu sadece öğrenciler için de bir deneyim değil, konuklar için
de bir tazelenme oluyor.
Ben de benzer toplantılara katılınca kendimi daha iyi
hissediyorum.
Birkaç dönemdir Aysel Öztezel ile dersin tüm illerde, üniversiteler
ve TOBB girişimcilik kurulları işbirlikleriyle çoğaltılmasına
uğraşıyorlar.
***
Meltem Kolday, sonrasında diğer STK’larla fakülteyi buluşturmaya
başlamış. TEV, Koruncuk, Değişim Liderleri Derneği, TURKISHWIN
gibi...
İzmir’deki tek campuswin kulübünü Kolday, iki öğrencisiyle birlikte
kurmuş.
Yani İzmir’in “iş yaşamında kadın” kulübü de artık bulunuyor.
Meltem aynı zamanda İZİKAD’ın da danışmanı ve Gençizikad
projesindeki üyelerin neredeyse tamamı kendi öğrencileri...
Ve galiba çok yakında genç TÜGİAD da gelecek.
Şunu biliyorum.
Üniversiteler elbette çok önemli...
Ama öğrenciler okurken, iş hayatıyla ilişki içinde olmalılar,
gözlem yapmalılar ve geleceğe hazırlanmalılar.
Birleşmiş Milletler
protokol imzalayacak
İKİ yıl önce YÖK’ten bir duyuru gelir. Toplumsal cinsiyet
eşitliği komisyonları kurulması istenmiş. Zorla kendisini komisyona
aldırmış. İlk toplantıda, “Birleşmiş Milletler destekli bir
toplumsal cinsiyet eşitliği dersi oluşturalım, bunu da fakültenin
tüm bölümlerinde 1. sınıflara zorunlu ders olarak koyalım”
teklifinde bulunmuş.
Meltem Kolday şöyle anlatıyor...
“Bizim dekanımız kadın, dekan yardımcılarımız, bölüm başkanlarımız
kadın... Yaparsak biz yaparız dedim. Bu harika kadınlar
topluluğundan çok destek gördüm. Hiç kimseyi tanımadığım BM’de,
arkadaşımın ablasının çalıştığını öğrendim. Zeliha Ünaldı, ikimizin
de ortak bir delilik içinde olduğumuzu fark etmiş olacak ki, destek
vermenin ötesinde ‘Size her dönem iki uzman gönderelim, birer
chapter da onlar anlatsın’ demez mi... İzmir’e döner dönmez
dekanımız Yasemin Arbak başta olmak üzere fakültedeki harika
kadınlar ordusu imdadıma yetişti, hızla çalışarak dersi BM ile
birlikte şekillendirdik, senatodan geçti ve bu dönem üçüncüsünü
veriyoruz. BM ilk kez bir fakülte ile protokol imzalama aşamasına
yakın duruyor.”
Evet...
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği, İzmir’de Dokuz Eylül’de ders olarak
okutuluyor.