BİZİM literatürümüze sponsorluklar 80’lerde girmeye başladı. Öncesinde de bu meseleyi kafaya takmış ve stratejiler geliştirmiş şirketlerimiz vardı ama genel kabul görmesi 80’lerde oldu.
Şirketlerimiz büyüyor, hacimleri genişliyor, iyi işler de
yapıyorlar.
Ama bunları anlatmaları, doğru iletişim stratejileriyle kamuoyunun
karşısına çıkmaları gerekir.
İtibar yönetiminin ustalarından Salim Kadıbeşegil’in sevdiğim bir
sözü var.
Der ki...
“İtibarları zarar gören şirketler üzerine yapışan ‘leke’ o şirketin
tarihinden hatta o şirket iş dünyasından silinse bile çıkmıyor.
Hiçbir deterjan, leke sökücü bu lekeyi o şirketin logosundan
atamıyor.”
İtibar bana göre her şeydir.
İster şirketiniz olsun, ister bireysel olarak aman itibarınızı en
yukarılarda tutmaya bakın.
Ve elbette bu algıyı güçlendirmek için birçok şey yapılabilir.
Önemli olan nasıl yürüyeceğinizi bilmenizdir.
Masa başında kurulan planlar hayatın gerçeğinde bazen istendiği
kadar yankı bulamayabilir.
O yüzden bu sürecin çok profesyonellerce yapılması lazım.
Çünkü deneyim, yaşanmışlıklar, genel bakış ve stratejik fikirler
algının kuvvetlenmesinde önemlidir.
Mutlaka profesyonellerle çalışın.
Algınızdan daha önemli bir şey yoktur inanın.
Doğru sponsorluklar
şirketlere değer katar
İZMİR’in hedefinde fuarlar şehri olmak var. Aslında İzmir’in
DNA’sında bu konu var. Türkiye’nin değil, bu coğrafyanın ilk
fuarlarından biri İzmir’dedir.
İzmir fuarı bugün açılıyor.
Eski fuarları beklemeyin; dünya değişti, hepimiz değiştik.
Birkaç yıldır fuar yeniden yapılanmaya çalışıyor.
İyi gittiğini izliyorum.
Daha çok ziyaretçi geliyor, eğlence kısmı daha öne çıkarılıyor,
etkinliklerin sayısında artış var.
İhtisas fuarları Gaziemir’e taşındı, Kültürpark’a ise
yeniden...